Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/29081 E. 2020/6456 K. 11.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/29081
KARAR NO : 2020/6456
KARAR TARİHİ : 11.06.2020

MAHKEMESİ : 2. İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan … Şeker Sanayi ve Tic. A.Ş. vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi Z. Yavuz Sarraf tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesine haklı bir sebep bulunmaksızın işveren tarafından son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … Şeker Sanayi ve Tic. A.Ş. vekili, kendilerine husumet yöneltilemeyeceği savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiş, diğer davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı … Şeker Sanayi ve Tic. A.Ş. vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalı … Şeker Sanayi ve Tic. A.Ş.’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2- Taraflar arasında davacının aldığı ücret konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tanığı …’un beyanı dikkate alınarak davacının son aylık ücretinin net 1.260,00 TL olduğu kabul edilmiş ise de; bu tanığın beyanı incelendiğinde, tanığın belirtilen tutarın içerisinde asgari geçim indiriminin de bulunduğunu ifade ettiği görülmektedir. Şu halde, kabul edilen ücret tutarından asgari geçim indirimi miktarı mahsup edilerek bakiye tutarın davacının son ücreti olduğunun kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasındaki bir başka uyuşmazlık, davacının kullanmadığı yıllık ücretli iznin süresi konusundadır.
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının çalışma süresi boyunca 28 gün yıllık ücretli izne hak kazandığı ve bu sürenin kullandırıldığının ispatlanamadığı kabul edilerek alacak hesabı yapılmıştır. Ne var ki; 29.05.2015 tarihinde Türkiye İş Kurumu Genel Müdürlüğü … Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü’ne davacının yapmış olduğu şikayet başvurusunda 2015 yılına ait 6 günlük yıllık ücretli izninin ödenmediğini ileri sürdüğü görülmektedir. Davacının şikayet dilekçesindeki bu beyanının kendisini bağlayacağı düşünülmeksizin 6 gün yerine 28 gün üzerinden yıllık ücretli izin alacağının hesaplanmış olması hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
4- Öte yandan, davada aralarında asıl işveren-alt işveren ilişkisi bulunan ve alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olan iki davalı bulunmasına karşın tek davalı varmış gibi hüküm kurulması da doğru bulunmamıştır.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, 11.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.