Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28985 E. 2020/6722 K. 15.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28985
KARAR NO : 2020/6722
KARAR TARİHİ : 15.06.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedilmesi üzerine davalı aleyhine açılan işe iade davasının Mahkemece kabul edildiğini , dava tarihi itibariyle Yargıtay incelemesinde olduğunu beyanla ücret alacağı, Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan sosyal yardım alacakları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere göre ve bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıp çalışmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 41. maddesine göre haftalık 45 saati aşan çalışmalar fazla çalışma sayılır. Günlük çalışma süresinin 11 saati aşamayacağı Kanunda emredici şekilde düzenlendiğine göre, bu süreyi aşan çalışmaların denkleştirmeye tabi tutulamayacağını ve zamlı ücret ödemesi veya serbest zaman kullanımının söz konusu olacağı kabul edilmelidir.
Aynı ilkeler hafta tatili çalışması ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmaları içinde geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde çalışma saatleri konusunda açık beyanda bulunmamış, davacının parke işinde 6 ay fazla mesai yaparak çalıştığı iddia edilmiş olup fazla mesai ücretinin ödenmediğini beyan etmiştir. Dosya içerisinde davacının işyerinde fazla çalışma yaptığı iddiasına ilişkin işyeri kaydı mevcut olmayıp davacı tanıklarının beyanları esas alınarak sonuca gidilmiştir. Ne var ki, dinlenen davacı tanıklarının işverene karşı dava açmış olması sebebiyle husumetleri bulunmakta olup, salt husumetli tanık beyanlarıyla sonuca gidilmesi mümkün değildir. Kaldı ki davacı tanıklarının davacının çalışma saatlerine ilişkin beyanlarının soyut nitelikte olduğu, iddiayı ispata elverişli olmadığı da görülmektedir. Bu duruma göre, davacının hangi saatler arasında çalıştığı ,hafta tatili çalışması yaptığı ve ulusal bayram ile genel tatillerde çalışma yaptığı somut bir şekilde ortaya konulmamış olup davacı işçinin fazla çalışma yaptığı , hafta tatili çalışması yaptığı ve ulusal bayram ile genel tatillerde çalışma yaptığı yöntemince kanıtlanabilmiş değildir. Hal böyle olunca fazla çalışma yaptığı sabit olmayan , hafta tatili çalışması ve ulusal bayram ile genel tatillerde çalışma yaptığı sabit olmayan davacının söz konusu taleplerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının Toplu İş Sözleşmesi hükümlerine göre sosyal yardım alacağı bulunup bulunmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297.nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı taraf bir kısım işçilik alacakları ile birlikte Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan ödenmeyen sosyal yardım alacaklarının da hüküm altına alınmasını talep etmiş,03.01.2012 havale tarihli beyan dilekçesi ile Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan hangi alacakları talep ettiğini açıklamış, davacının çocuk ve öğrenim yardımı, aile yardımı, yemek yardımı, … ve Kurban Bayramı harçlığı, sorumluluk zammı, yakacak yardımı, ikramiye ve ilave tediye alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir. Mahkemece bu alacak talepleri ile ilgili olumlu veya olumsuz hüküm tesis edilmemiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun şekilde hüküm kurulması için bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
4-Dosya içerisinde 03.02.2005 imza tarihli, 01.03.2005-28.02.2006 yürürlük tarihli Toplu İş Sözleşmesi ile yine eldeki dosya içinde alınmış olan işe iade dava dosyası içinde 01.03.2009-28.02.2010 yürürlük tarihli Toplu İş Sözleşmesi bulunmaktadır. Yukarıda açıklandığı üzere davacının Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan alacak taleplerinin değerlendirilmesi için uyuşmazlık dönemine ait tüm Toplu İş Sözleşmelerin dosyaya celbi sağlanmalı ve sonucuna göre değerlendirme yapılmalıdır.
5-Davacı tarafından davalı aleyhine maaş alacağı, ikramiyeler ve bayram parası alacağına ilişkin davalı tarafından verilen “…’ın Belediyeden Alacakları” başlıklı muhasebe görevlisi imzalı, tarihsiz (takip talebinde davacı tarafından 25.12.2009 tarihli yazı olarak beliritlmiştir) yazıya istinaden İslahiye İcra Dairesi’nin 2010/7 esas sayılı dosyası ile takip başlatılmıştır. Takip dosyası içinde davalı borçlu tarafından davacı alacaklı adına 1.620,05 TL ödeme yapıldığına dair 03.08.2010 tarihli toplu tahsilat makbuzu bulunmaktadır. Davacı asil çağırılarak dava konusu alacaklar ile takip konusu yapılan alacaklar hakkında beyanı alınarak sonucuna göre icra takip dosyasına yapılan ödemenin değerlendirilmesi gerekmektedir.
6-Taraflar arasında davacının alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı itirazının değerlendirilmesinin gerekip gerekmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davalı, davacının ıslah dilekçesine karşı kanuni süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunmuş olup, davacının hak kazandığı işçilik alacaklarının yöntemine uygun biçimde ileri sürülen ıslaha karşı zamanaşımı itirazı değerlendirilerek belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi hatalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 15.06.2020 gününde oybirliği ile karar verildi.