Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28763 E. 2020/4878 K. 11.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28763
KARAR NO : 2020/4878
KARAR TARİHİ : 11.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı İzsu Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının servis şöförü olarak çalıştığını, iş sözleşmesine ihale bitimi sebebi ile son verildiğini beirterek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin alacağı, fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil çalışma alacağı ve asgari geçim indirimi taleplerinin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı ve davalı İzsu Genel Müdürlüğü vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı ve davalı İzsu Genel Müdürlüğü vekillerinin aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.

Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta Mahkemece tanık anlatımları doğrultusunda davacının 12 saat çalışma ve 24 saat dinlenme şeklinde çalıştığı bu çalışma sistemi ile bir hafta 4 gün bir hafta 3 gün çalıştığı 12 saat çalışmanın hangi saatler arasına denk geldiği anlaşılamadığından davacının fazla mesai yapmadığı, kabul edilerek karar verilmiş ise de emsal dosyalarda (İzmir 7. İş Mahkemesi 2015/300 esas – 2016/344 karar) çeşitli yıllara ait kiralık araçların devam cetveli ve ayrıca yaptıkları kilometreler ile ilgili çizelgeler sunulmuş olup bu kayıtlarda, araçların sabah çıkış kilometresi, akşam dönüş kilometresi, yapılan kilometre, günlük sabit 8 saat çalışma süresi, isim bilgisi olmamakla birlikte personel imzası ile araç şoförünün imzası yer almaktadır. Bu kayıtlarda fazla mesai sütunu bulunmakta ise de, günlük çalışma süresinin 8 saat olarak kayda girdiği tespit edilmektedir. Davalı tanıkları beyanlarında da davalı iş yerinde 8’er saatlik vardiyalar halinde çalışma olduğu belirtilmiştir. Şu halde, somut olayda öncelikle mahkemece emsal dosyalar içerisinde bulunan kayıktlar incelenerek 8 saat üzerinden düzenlenen kayıtlara itibar edilip edilmeyeceği açıklanmalıdır. Diğer taraftan Dairemizce temyiz incelemesi yapılan ve davacı ile aynı dönemde servis şoförü olarak çalışan işçilere ait dosyalarda (Dairemizin 2017/20830 esas ve 2017/26498 esas sayılı) davacının 01/12/2014 tarihine kadar üçlü vardiya sisteminde çalıştığı ve fazla mesai yapmadığı, bu tarihten sonra iki vardiya halinde belirtilen sürelerde fazla mesai yaptığı,hal böyle olunca davacının 01/12/2014 tarihinden sonraki dönem bakımından davacının günlük iki vardiya halinde çalıştığı kabul edilerek fazla mesai alacağının hesaplanması gerektiği belirtilmiştir. Bu durumda, Mahkemece davalılar arasındaki teknik şartnameler de celbedilerek, gerek davalı tanıklarının anlatımı ile emsal dosya kapsamındaki (8 saat üzerinden düzenlenen) çizelgeler, gerekse fazla mesai alacağı hesaplanan emsal dosyalar birlikte değerlendirilerek, davacının çalışma düzeni açıklığa kavuşturulmalı, davacının tüm çalışma süresinde aynı çalışma düzeninde çalışıp çalışmadığı belirlenmeli ve sonucuna göre davacının fazla çalışma ücretine hak kazanıp kazanmadığı noktasında bir karar verilmelidir. Bu hususlar gözetilmeden davacının fazla mesai alacağı talebi hakkında karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
3-Davacı vekili 27.03.2017 tarihli dilekçe ile davalı İzsu Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan davadan feragat ettiklerini belirtmiştir. Bu durumda davalı İzsu Genel Müdürlüğü’ne karşı açılan dava hakkında davacının feragat beyanı gözetilerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu 307 ve devamı maddeleri gereğince karar tesisi geriktiği de gözetilmelidir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine,11.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.