Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28506 E. 2020/5099 K. 17.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28506
KARAR NO : 2020/5099
KARAR TARİHİ : 17.03.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/03/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat…geldi. Karşı taraf adına kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait petrol istasyonunda 1994 Kasım ayında oto yıkamacı olarak işe başladığını, net 810,00 TL maaşla davalı şirkette oto yıkamacı, yemekhanede aşçı ve son dönemde ise pompacı olarak görev yaptığını, işe girişinin 01.05.1995 tarihinde bildirildiğini, yasadan kaynaklı bir kısım işçilik alacaklarını alamayan müvekkilinin 30.06.2012 tarihinde iş sözleşmesini çalışma koşullarının ağırlığı, fazla mesaileri ve diğer işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle kendisinin feshettiğini, müvekkilinin 31.12.2011 tarihi itibariyle emekliliğe hak kazanması sebebiyle 30.06.2012 tarihine kadar olan çalışmasının sigortaya bildirilmediğini, müvekkilinin haftanın yedi günü 07.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, dini, milli bayramlar ile resmi tatillerde çalıştığını,yıllık izin ve fazla mesailerinin de verilmediğini belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekilli, davacının müvekkili şirket bünyesinde çalışmadığını, müvekkili şirket aleyhine açılan davada taraf olmadıkları için davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre davacının fazla mesaisi süresi belirlenerek buna göre fazla mesai alacağı hesaplanmış ve mahkemece hüküm altına alınmış ise de;dosyada yer alan bordroların bir kısmında fazla mesai tahakkuklarının bulunduğu, bordroların bir kısmının imzalı bir kısmının imzasız olduğu anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca Dairemizin yukarıdaki ilke kararı gereğince fazla mesai tahakkuku bulunmakla beraber bordroların imzasız olması ancak ödemelerinin yapıldığının tespit edilmesi durumunda bu dönemlerin hesaplamadan mahsup edilmesi, ödemelerin yapılmadığının anlaşılması halinde ilgili ay için hesaplama yapılması, fazla mesai tahakkuku bulunan imzalı bordroların ait olduğu ayların ise hesaplamadan tamamen dışlanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma sebebidir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık konusu davacının yıllık izin alacağının bulunup bulunmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanununun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının on altı yıldan fazla olan hizmet süresi boyunca hiç yıllık ücretli izin kullanmadığı kabulü ile yıllık ücretli izin hesabı yapılmıştır.
Davacının, işyerinde çalıştığı hizmet süresince hiç yıllık izin kullanmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde davacının bu konudaki beyanları alınarak sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerekirken, belirtilen hususlar yerine getirilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile verilmiş olan karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
4-Ayrıca dosya kapsamında bulunan davacı imzalı yıllık izin defterinde davacının haftasonu ve bayram izni açıklamalı 2006-2007-208-2009 yıllarında izin kullandığı anlaşılmaktadır.Bu izinlerin hüküm altına alınan hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil alacakları bakımından değerlendirilmesi gereklidir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 17.03.2020 oybirliği ile karar verildi.