Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28338 E. 2020/5114 K. 24.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28338
KARAR NO : 2020/5114
KARAR TARİHİ : 24.03.2020

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkili işçinin iş sözleşmesinin haklı sebep olmadan feshedildiğini, işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Somut olayda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanları esas alınarak haftalık fazla çalışma süresinin 24 saat olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Ancak davalı beyanları ile davalı tanık beyanı, davacı tanıklarının husumetli olması, Dairemizce incelenen emsal işçilerin dosyaları ile davacının yaptığı işin niteliği birlikte değerlendirildiğinde davacının haftanın yedi günü saat 08:00 ile 20:00 saatleri arası bir buçuk saat ara dinlenme tenzili ile haftalık 21 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla mesai alacağının hesaplanması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Gerçek ücret üzerinden düzenlenmiş imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma tahakkuku mevcut olup, bu ücretlerin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından daha fazla çalışma yapıldığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Böyle bir durumda işçinin yazılı delil ile bordroda belirtilenden daha fazla çalışma yapıldığını kanıtlaması gerekir.
Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir.
İmzasız ücret bordrolarında tahakkuk bulunması halinde ise, varsa ilgili döneme dair banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta bir kısım imzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti tahakkuku mevcut olmasına karşın bu hususun mahkemece dikkate alınmaması da doğru olmamıştır.
4-4857 sayılı İş Kanunu’nun 34 üncü maddesinde, gününde ödemeyen ücretler için mevduata uygulanan en yüksek faizin uygulanacağı hükmü bulunmaktadır. Maddede sözü edilen ücret geniş anlamda ücret olup, çalışma karşılığı ücretler ile ikramiye, pirim, jestiyon ve benzeri ödemeler ve fazla çalışma, hafta tatili ile bayram ve genel tatil ücretleri de bu kapsama dahildir.
Ücret alacağı bakımından faize hak kazanmak için kural olarak işverenin temerrüde düşürülmelidir. Ancak, bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde açıkça bir ödeme günü kararlaştırıldığında, belirlenen ödeme tarihi sonrasında faiz işlemeye başlar. Bunun dışında dava ve ıslah/ek dava tarihlerinden itibaren talep edilen miktarlarla sınırlı olarak faize karar verilmelidir.
Mahkemece, kısmi dava olarak açılan dava da temerrüt olgusunun da gerçekleşmemesine göre fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından dava edilen miktarlara dava tarihinden, ıslah edilen miktarlara ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, hüküm altına alacakların tamamına dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi isabetsizdir.
Anılan hususlar gözetilmeksizin eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/03/2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.