Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28071 E. 2020/4033 K. 03.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28071
KARAR NO : 2020/4033
KARAR TARİHİ : 03.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 26/05/2011 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığını, çalışmasının halen devam ettiğini, işyerindeki çalışma düzeninin 10:00-22:00 saatleri arasında full ve normal olmak üzere ikiye ayrıldığını, davacının ayda ortalama 14-15 full çalışma yapmasına rağmen ücretinin ödenmediğini ileri sürerek fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiş; birleşen davada ise, davacının iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve kötüniyet tazminatı alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, belirsiz alacak davasının dava şartı yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, davacının iş sözleşmesinin İş Kanunu’nun 25/2-e maddesi uyarınca haklı sebeple feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın da kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, fazla çalışma yaptığı takdirde fazla çalışma ücretinin hesaplanması ve fazla çalışma ücretinden indirim yapılması gerekip gerekmediği uyuşmazlık konusudur.
Davacı davalı işverene ait mağazada 10.00-22.00 saatleri arasında normal ve full olmak üzere iki ayrı çalışma düzeninde çalıştığını, ayda ortalama 14-15 gün full çalıştığını iddia ederek fazla çalışma ücretinin tahsilini talep etmiş; davalı taraf ise davacının fazla çalışma yapmadığını, yaptığı takdirde ücretinin ödendiğinin bordrolardan tespit edilebileceğini savunmuştur. Mahkemece, davacının haftada 12 saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek, bilirkişi raporunda hesaplanan fazla çalışma ücreti alacağı hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı tarafından sunulan çizelgelere göre davacının ekseriyetle 4 gün (full olarak tabir edilen şekilde)10.00-22.00 saatleri arasında, 2 gün ise (normal olarak tabir edilen) 10.00-18.00 veya 14.00-22.00 saatleri arasında çalıştığının anlaşıldığı gerekçesiyle varsayıma dayalı hesaplama yapılmıştır. Ancak bilirkişi raporu birtakım eksik ve hatalı değerlendirmeler içermekte olup, hatalı bilirkişi raporuna itibar edilerek hüküm kurulması yerinde görülmemiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda davalı tarafça dosyaya sunulan çalışma programlarına göre değerlendirme yapıldığı ifade edilmiş ise de, söz konusu yazılı kayıtlar davacı tarafından dosyaya sunulmuştur. Davalı taraf, yargılama aşamasında bu kayıtlara itiraz etmiştir. Mahkemece bu itiraza ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmamış olması hatalıdır. Bu itibarla, öncelikle bu kayıtlar davalı işverenin itirazı çerçevesinde yeniden denetlenmeli, işveren veya yetkilisinin imzasını taşımayan kayıtlar, işverenin itirazı göz önünde bulundurularak değerlendirmeye alınmamalıdır. İkinci olarak, dosya kapsamında (dava dışı işçilerin şikayeti üzerine) iş müfettişlerince düzenlenen inceleme raporu bulunmakta olup, bu raporun ekinde Eylül 2013-Aralık 2013 dönemine ait bir kısım çalışma programları bulunmaktadır. Bu kayıtlar yönünden, farklı bir değerlendirme yapılması gerekmektedir. İnceleme raporunun eki niteliğindeki çalışma programları, işveren yönünden bağlayıcı olduğundan, davalı işverenin bu raporun eki niteliğindeki çalışma programlarına karşı itirazına değer verilmemelidir.
Belirtilmesi gereken bir diğer husus ise, dosyada mevcut yazılı kayıtların incelenme şekli ile ilgilidir. Çalışma programlarında “ekseriyetle” davacının belli bir düzende çalıştığı belirtilerek, farazi şekilde ortalama haftalık fazla çalışma süresi belirlenmesi isabetli değildir. Yazılı kayıt bulunan dönemler yönünden, bu kayıtlardaki günlük ve haftalık çalışma süreleri ayrıntılı olarak tespit edilmek suretiyle davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı belirlenmeli, kayıtlara göre belirlenen fazla çalışma ücretinden herhangi bir indirim yapılmaması gerektiği göz önünde bulundurulmalıdır. Yazılı kayıt bulunmayan dönem yönünden ise, tanık anlatımlarına göre fazla çalışmanın ispatı mümkündür. Ancak bu halde, tanıkların davacının çalışma düzenini bilebilecek kişiler olması gerektiği dikkate alınmalı; tanık anlatımına göre fazla çalışmanın ispatı halinde, hesaplanan fazla çalışma ücretinden uygun bir indirim yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
Dosya kapsamındaki inceleme raporu incelendiğinde, teftiş tarihinin 13 Aralık 2012-19 Aralık 2012 dönemini kapsadığı, rapor içeriğinde davacının isminin belirtildiği ve Ekim 2012 dönemi için davacının puantaj kayıtlarına göre “o ayda toplam 241,5 saat çalıştığı, böylece 46,5 saat fazla çalışma yaptığı yaptığı ancak Ekim 2012 bordrosunda 5 saat fazla çalışma ücreti tahakkuk ettirildiği” belirtilmiştir. Söz konusu inceleme raporunun davacının şahsına yönelik bu kısmı, Ekim 2012 dönemindeki fazla çalışma süresi ve fazla çalışma ücretinin hesabında davalı işvereni bağlar. Bu itibarla, bu döneme yönelik fazla çalışma ücreti tahakkukunu içeren imzalı ücret bordroları bulunsa dahi, daha fazla çalışma yapıldığına yönelik yazılı delilin varlığı karşısında, bordroda tahakkuk eden miktarın mahsubu suretiyle sonuca gidilmesi gerekir.
Aynı durum, dosyaya sunulan çalışma programları yönünden de geçerlidir. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı gibi, yazılı belge niteliğindeki çalışma programlarına yönelik davalı itirazı değerlendirildikten sonra, bu kayıtlara itibar edilmesi gerektiği kanaatine varılırsa, Dairemizin fazla çalışma ücretinin hesabına yönelik ilke kuralları bağlamında değerlendirme yapılmalıdır. Bu halde davacının imzalı bordroda karşılığı ödenen fazla çalışma süresinden daha fazla çalıştığı iddiası, yazılı kayıt niteliğindeki çalışma programları ile ispat edilebileceğinden, bordrodaki tutarın hesaplanan fazla çalışma ücretinden mahsubu suretiyle sonuca gidilmelidir.

Son olarak belirtmek gerekir ki, fazla çalışma ücretinin hesabında işçinin fazla çalışma yaptığı dönemdeki ücret miktarı dikkate alınır. Bu ücret miktarları dosya kapsamından tespit edilemediği takdirde, bu konuda gerekli araştırma yapılarak geçmiş dönem ücretlerinin tespiti yoluna gidilebilir. Somut olayda ise, davacının geçmiş döneme ait bir kısım ücret bordrolarının dosyada mevcut olduğu anlaşılmaktadır. Bu bordrolar dikkate alınmadan, son ücretin asgari ücrete oranı bulunmak suretiyle, davacının geçmiş dönem ücretlerinin farazi şekilde belirlenmesi hatalı olup, kararın bu sebeple de bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.