Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28053 E. 2020/4029 K. 03.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28053
KARAR NO : 2020/4029
KARAR TARİHİ : 03.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı şirket bünyesinde ustabaşı olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiğini, davacının fazla çalışma ücreti, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iş sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiğini, davacının kıdem tazminatı talep edemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununda 32 nci maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 401. maddesinde, işverenin işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hallerde ise asgari ücretten az olmamak kaydıyla emsal ücreti ödemekle yükümlü olduğu düzenlenmiştir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta pirimi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı aylık ücretinin 2500 TL olduğunu ileri sürmüş, davalı ise ücretin imzalı bordolarında belirtildiği gibi, asgari ücret olduğunu savunmuştur. Mahkemece, Konya Ticaret Odasınca bildirilen emsal ücret miktarına itibar edilerek, davacının aylık net ücretinin 1.300 TL (brüt 1818,41 TL) olduğu kabul edilmiş ise de, yargılama sırasında dinlenen tanıkların davacının ücret miktarına yönelik herhangi bir beyanı bulunmamaktadır. Davacı tanığı Adem, kendisinin 900 TL ücretle çalıştığı ifade etmiş olup; bu miktarın dahi mahkemece kabul edilen ücret tutarından az olduğu görülmektedir. Davacının ücret miktarını ispata yönelik tanık anlatımı veya başka bir delil bulunmadığı halde, salt emsal ücret araştırması dikkate alınarak sonuca ulaşılması mümkün değildir. Dosya kapsamına göre davacının iddia ettiği ücret miktarını ispat edemediği açıktır. Bu durumda, aylık ücret miktarının bordroda gösterilen tutar olduğu kabul edilmeli, bu miktar üzerinden hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmalıdır. Mahkemece, ücret miktarını ispat yükünün davacıya ait olduğu ve davacının iddiasını ispat edemediği göz önüne alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
Dosya kapsamından, davacının makine kurulum ücreti alacağının, davacının aylık ücret miktarına göre belirlendiği anlaşılmaktadır. Gerek bu alacağın gerekse diğer alacakların, bordroda belirtilen ücret tutarı üzerinden yeniden hesaplanması gerekmekte olup, kararın yönden de bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 03.03.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.