Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/28033 E. 2020/5096 K. 17.03.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/28033
KARAR NO : 2020/5096
KARAR TARİHİ : 17.03.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 17/03/2020 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı adına vekili Avukat … ile karşı taraf adına asil … geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın ve davacı asilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili davacının 07.04.2006 tarihinde işe başladığını, fazla mesai ücretlerinin talep edildiği halde ödenmediğini, nitekim 20.05.2013 itibariyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshedildiğini, 17.05.2013 tarihinde yaşanan olayda davalı kendi talimatıyla müvekkilin satış gerçekleştirdiğini bilmesine rağmen kötü niyetle hırsızlık, isnat ve iftirasında bulunduğunu belirterek kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, 17.05.2013 tarihinde davalı işverenin müşterisi …’un 245,00 TL işyeri sahibine borcuna karşılık olarak ve hesabından düşülmek üzere verilmesi için diğer çalışan işçi …’a verdiğini, ertesi günü bu kişi verdiği paranın kendisine ulaşıp ulaşmadığını sorduğunda verilmediğinin anlaşıldığını, bunun üzerine davalı işverenin işyeri kamera kayıtlarını incelediğini, davacı ile birlikte diğer işçinin bu parayı aldıklarını, cebine koyduğunu ve daha sonra dükkanın içine girerek…ın veresiye fişini veresiye fişlerinin takılı olduğu yerden alıp kopardığını, Cumhuriyet Başsavcılığına müracaatta bulunulduğunu, davacının davalı işveren tarafından daha önce de bu tür davranışlarda bulunulmaması hususunda bir çok kez uyarıldığını, davacının böyle güven sarsıcı davranışları ile iş görme edimini dürüstlük kurallarına uygun olarak yerine getirmediği, davalının müşterilerine karşı ticari itibarını da sarstığını, davacının fazla çalışmasının bulunmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin işverence feshinin haklı bir sebebe dayanıp dayanmadığı ve buna göre davacının kıdem tazminatı ile ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 25 inci maddesinin (II) numaralı bendinde, ahlâk ve iyi niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığı halinde, işverenin iş sözleşmesini haklı fesih imkânının olduğu açıklanmıştır. Yine değinilen bendin (e) alt bendinde, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkânı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işverene fesih imkânı tanımaktadır.
Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesini 20.05.2013 tarihinde ödenmeyen ücret ve fazla mesai alacakları nedeniyle haklı nedenle feshettiğini belirtmiş, davalı taraf ise davacının yaptığı usulsüz işlemi nedeniyle haklı nedenle feshettiğini savunmuştur. Her ne kadar mahkemece davacının ücretlerinin ödenmemesi nedeniyle iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği gerekçesi ile kıdem tazminatı hüküm altına alınmış ise de; dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler ile işverence tutulan tutanak dikkate alındığında feshin 18.05.2013 tarihinde işverence yapıldığı anlaşılmakla, işverence yapılan feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığının tespiti gereklidir.
Dosya kapsamında davalı işverence tutulan 18.05.2013 tarihli tutanakta davalı işverene verilmesi için çalışan … verilen 245,00 TL nin işverene teslim edilmediği ve davacının diğer işyeri çalışanı … ile birlikte işbirliği yaparak alacak dekontlarını ve bilgileri gizlice yok ettiklerini, bu durumun müşterinin verdiği bilgiler ve kamera kayıtları ile anlaşıldığını ve davacı ile … işten çıkarıldığının belirtildiği anlaşılmaktadır. Davacı hakkında davalı işverence hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçlaması ile suç duyurusunda bulunulduğu, açılan ceza davası sonucunda davacı ve diğer çalışan … güveni kötüye kullanma suçundan dolayı sonuç olarak 10 ay hapis ve 80,00 TL adli para cezası ile cezalandırıldıkları ve hapis cezasının ertelendiği, kararın katılan tarafından temyizi üzerine Yargıtay 15. Ceza Dairesince “…eylemin hükümden sonra 02.12.2016 tarih ve 29906 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanunun 34. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK’nın 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma kapsamında kalan ve TCK’nın 155/1 maddesinde düzenlenen güveni kötüye kullanma suçunu oluşturduğu anlaşıldığından, uzlaştırma işlemleri için gereği yapılarak sonucuna göre sanıkların hukuki durumlarının takdir ve tayini zorunluluğu….” gerekçesi ile bozulduğu anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, işveren tarafından tutulan tutanak, ceza dosyası kapsamındaki beyanlar hep birlikte değerlendirildiğinde davacının davranışı 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25’inci maddesinin (II) hükmü kapmasında doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olduğu anlaşılmakla davalı işverence yapılan feshin haklı nedene dayandığının kabulü gereklidir. Hal böyle olunca mahkemece bu gerekçe ile davacının kıdem tazminatı talebinin reddi gerekli iken yazılı gerekçe ile kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olanan hükmün yukarıda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, davalı yararına takdir edilen 2.540,00 TL duruşma vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine, 17/03/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.