YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/27938
KARAR NO : 2020/3979
KARAR TARİHİ : 02.03.2020
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılardan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde 28.06.2004 tarihinden 01.12.2008 tarihine kadar Eko Mağ. Ltd. Şti’nde, devir tarihinden itibaren iş sözleşmesinin feshedildiği 01.07.2012 tarihine kadar yeni ismi Tob Giyim Sanayi AŞ’de mağaza müdürü olarak çalıştığını, gerekçe gösterilmeden iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini, mesai sonrası günde 4 saat fazla çalışma yaptığını, yılbaşı, dini ve milli bayramlarda çalıştığını karşılığının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı şirket tarafından cevap verilmemiştir.
Dahili davalı … Sigorta Fonu (TMSF) vekili, davalı şirketin fona devredildiği duyum ve zan üzerine hareket edilerek kuruma husumet yöneltilmesinin mevzuata aykırı olduğunu, davanın HMK 114/md uyarınca dava şartlarını taşımayan dava dilekçesinin usul yönünden reddi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ile bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Temyiz
Karar davalılardan Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
2018 yılı Sayıştay Raporuna göre TMSF’nin 5411 sayılı Bankacılık Kanunu ve ilgili diğer mevzuat ile verilen yetkiler çerçevesinde Mevduat sigortacılığı ve çözümleme faaliyeti olmak üzere iki temel fonksiyonu bulunmaktadır. Ülkemizde 15.07.2016 tarihinde yaşanan darbe teşebbüsü sonrasında ilan edilen OHAL kapsamında; 01.09.2016 tarihinde yayımlanan 674 sayılı KHK (10.11.2016 tarihli 6758 sayılı Kanun ile kanunlaşmıştır) ile FETÖ/PDY terör örgütlerine aidiyeti, iltisakı veya irtibatı nedeniyle Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 133’üncü maddesi uyarınca kayyım atanan/atanacak olan şirketlerdeki kayyımlık görev ve yetkilerinin TMSF’ye devredilmesine karar verilmiş olup, aynı KHK ile söz konusu şirket ve varlıkların satış ve tasfiyesine ilişkin hükümler düzenlenmek suretiyle, kuruluş amacı çözümleme ve mevduat sigortacılığı olan Fonun görev ve yetki alanına, kayyımlık da eklenmek suretiyle genişletilmiştir.
Mülga 4389 Sayılı Bankalar Kanunu 15/7 a ve b maddelerine göre; Fon, alacağının tahsili bakımından yarar görmesi halinde ve Fona borçlu olup olmadıklarına bakılmaksızın; hisseleri kısmen veya tamamen kendisine intikal eden bir bankanın yönetim ve denetimine sahip olduğu iştiraklerinin, bu bankanın yönetim ve denetimini doğrudan veya dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulunduran tüzel kişi ortaklarının, gerçek ve tüzel kişi ortaklarının yönetim ve denetimini doğrudan ya da dolaylı olarak tek başına veya birlikte elinde bulundurdukları şirketlerin ortaklarının, bu şirketlerde sahip oldukları hisselerinin tamamına ve/veya bir kısmına ilişkin temettü hariç, ortaklık hakları ile bu şirketlerin yönetim ve denetimini devralmaya ve şirket ana sözleşmesinde belirlenen yönetim, müdürler ve denetim kurulu üyelerinin sayılarıyla bağlı kalmaksızın ve imtiyazlı hisselere dayanılarak atanıp atanmadıklarına bakılmaksızın görevden almak ve/veya üye sayısını artırmak ve/veya eksiltmek suretiyle bu kurullara üye atamaya yetkilidir.
25.5.2005 tarihli 5354 sayılı Bankalar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununun 15 inci maddesinin (7) numaralı fıkrasının (a) bendinin ikinci paragrafı aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
Fonun yönetim ve denetimine sahip olduğu şirketlerin ve/veya bu fıkra uyarınca yönetimini ve denetimini devir aldığı şirketlerin, Fon tarafından atanan yönetim ve denetim kurulu üyeleri ve müdürleri ile Fonun atadığı bu yöneticiler tarafından şirketi temsil ve ilzam ile yetkili kılınan genel müdür, genel müdür yardımcısı ve müdür gibi şirket çalışanları veya Fon, bu bentte sayılan gerçek veya tüzel kişilere ait şirket hisselerinin ve/veya bu şirketlerdeki lisans, ruhsat, 13.4.1994 tarihli ve 3984 sayılı Kanunun geçici 6ncımaddesi hükmü kapsamında geçici frekans ve kanal kullanımı ve imtiyaz sözleşmelerinden doğan hakları dahil olmak üzere diğer tüm hak ve varlıklarının ve/veya bu hisselerle orantılı aktiflerinin satışını gerçekleştirmeye ve bu satışlardan elde edilen tutarları Fon alacaklarına mahsup etmeye veya şirketlerin kamu borçları ve/veya Sosyal Sigortalar Kurumuna borçları ile sair borçlarını ödemede kullanmaya ve bu işlemler ile ilgili kararlar almaya 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 324 üncü maddesi ile bağlı kalmaksızın yetkilidirler. Bu şirket ve iştiraklerin % 49’undan fazlası ile bunlara ait her türlü mal, hak ve varlıklar,gayrimenkullerleilgili özel kanunlarındaki kısıtlamalar saklı kalmak kaydıyla yabancı gerçek ve tüzel kişilere satılabilir.
Somut olayda; davacı vekili müvekkili davacının iş sözleşmesinin haksız feshedildiğini ileri sürerek davalı şirkete yönelik işçilik alacaklarını talep etmiştir. Akabinde 09.10.2015 tarihli dilekçesi ile davalı şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na devredildiğini öğrendiğini belirterek Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun davaya dahil edilmesi için dava dilekçesinin tebliğini istemiştir. Mahkemece dava dilekçesi tebliğ edilmek sureti ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu kararda dahili davalı olarak gösterilmiştir. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon vekili ise şirketin kuruma devrine ilişkin bilgi ve belgeye rastlanmadığını, devir alınan firmalar arasında yer almadığını ayrı bir tüzelkişiliğe sahip olan şirketin kurum ile her hangi bir hukuki bağı bulunmadığını kurum yönünden husumet yokluğu sebebi ile davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece davalı savunması dikkate alınmadan şirketin Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devrine ilişkin her hangi bir araştırma yapılmadan usulüne uygun şekilde davaya dahil edilmeksizin karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Öte yandan kararda iki davalı gösterilip hükümde “davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” ilişkin hüküm kurulup, ardından 1102.62 TL karar ve ilam harcına ilişkin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına ilişkin karar verilmesi çelişki oluşturmakla birlikte 5411 sayılı Bankacılık kanunu 140/1- 1 md göre Tasarruf Mevduatı Sigorta Fon’u her türlü vergi resim ve harçtan muaf olduğu halde harçtan sorumlu tutulması hatalı olmuştur.
Belirtilen sebeplerden ötürü kararın bozulması gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.03.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.