YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/27641
KARAR NO : 2020/2594
KARAR TARİHİ : 17.02.2020
MAHKEMESİ:İş Mahkemesi(Müstemir Yetkili)
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti Davacı vekili, müvekkilinin 01/11/2012 tarihinden itibaren davalı bakanlık nezdinde çocuk bakım elemanı olarak çalıştığını ve çalışması boyunca fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram genel tatil günlerinde çalışmaya devam ettiğini, yıllık iznini kullanmadığını ancak karşılığı ücretin ödenmediğini beyan ederek kıdem tazminatı, fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, yasal süresi içerisinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:Taraflar arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği ve bu bağlamda İş Mahkemesinin görevli olup olmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca, 4857 sayılı Kanun’a göre işçi sayılan kimselerle işveren veya işveren vekilleri arasında, iş sözleşmesinden veya 4857 sayılı Kanun’a dayanan her türlü hak iddialarından doğan hukuk uyuşmazlıklarının çözüm yeri İş Mahkemeleridir.Somut olayda, dosyadaki iddia ve savunmalar, yazılı belge ve kayıtlar içeriğine göre, mahkemece davacının davalı İdare bünyesinde … Çocuk Evleri Koordinasyon merkezinde bakım işçisi olarak çalıştığı kabul edilerek değerlendirme yapılmıştır. Ne var ki, davacının çalıştığı işyerinin ev tipi sosyal hizmet birimi olup olmadığı yönünde herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadığı anlaşılmaktadır.
06.02.2014 tarih 6518 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile 2828 sayılı Kanun’un 16. maddesine fıkra eklendiği ve ilgili değişiklik ile “Ev tipi sosyal hizmet birimleri, 22.05.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin birinci fıkrası hükmü kapsamındadır.” düzenlemesinin getirildiği, “Ev tipi sosyal hizmet birimleri” düzenlemesinin ise aynı Kanunun 14. maddesi ile 2828 sayılı Kanuna eklenen 3. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendlerinin (6), (9), (12), (13) ve (14) numaralı alt bentlerinin;
“6. “Çocuk Destek Merkezleri”; Suça sürüklenmesi, suç mağduru olması veya sokakta sosyal tehlikelerle karşı karşıya kalması sebebiyle haklarında bakım tedbiri veya korunma kararı verilen çocuklardan psikososyal desteğe ihtiyaç duyduğu tespit edilenlerin, bu ihtiyaçları giderilinceye kadar geçici süre ile bakım ve korunmalarının sağlandığı, bu süre içinde aile, yakın çevre ve toplum ilişkilerinin düzenlenmesine yönelik çalışmaların yürütüldüğü; çocukların mağduriyet, suça sürüklenme, yaş ve cinsiyet durumuna göre ayrı ayrı yapılandırılan veya ihtisaslaştırılan yatılı sosyal hizmet kuruluşlarını,”
“9. “Aktif Yaşam Merkezi”; Engelli bireylerin, yaşam kalitesinin artırılması ve sosyal hayata aktif katılımlarına katkı sağlanması amacıyla, engelli bireyler ile ailelerine rehberlik ve destek hizmeti ile evde gündüz bakım hizmeti sunan gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlarını,”
“12. “Çocuk Evleri Sitesi”; Korunma ihtiyacı olan çocukların bakımlarının sağlandığı aynı yerleşkede bulunan birden fazla ev tipi sosyal hizmet biriminden oluşan kuruluşu,
13. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri”; Çocuk, kadın, engelli ve yaşlılar ile bakım veya barınma ihtiyacı olan kişilere hizmet verilen mesken niteliğindeki yatılı sosyal hizmet birimlerini,
14. “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri Koordinasyon Merkezi”; İl müdürlüğü bünyesinde oluşturulan ev tipi sosyal hizmet birimlerinin bağlı olduğu merkezi,” olarak değiştirilmesi suretiyle oluşturulduğu anlaşılmaktadır.Kanuni değişiklik sebebiyle “Ev tipi sosyal hizmet birimi” olarak tanımlanan kuruluşlardaki çalışmaların 4857 sayılı Kanun’un 4. maddesinin 1. fıkrasındaki istisnalar arasında yer aldığı ve bu sebeple bu kurumlarda işçi statüsünde çalışan kişilerin hizmet sözleşmesine dayalı talepleri bakımından İş Mahkemelerinin görevli olmadığı anlaşılmaktadır. Görev kamu düzeni ile ilgilidir. Mahkeme uyuşmazlıkta görevli olduğunu her zaman re’sen dikkate almalıdır. Bu kapsamda mahkemece kanuni düzenlemede yer alan “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimleri”nin nereler olduğu ve davacının çalıştığı işyerinin bu birimlerden olup olmadığı konusunun, ilgili kurumlarla yazışma yapılmak suretiyle aydınlatılması, eğer işyerinin “Ev Tipi Sosyal Hizmet Birimi” niteliğinde olduğunun tespit edilmesi halinde 6518 sayılı Kanun’un 15. maddesi ile değişik 2828 sayılı Kanun’un 16. maddesine göre uyuşmazlık bakımından İş Mahkemelerinin görevli olmadığı, görevli mahkemenin genel mahkeme niteliğindeki Asliye Hukuk Mahkemesi olduğuna karar verilmesi gerekmektedir. Davacının çalıştığı işyerinin “Ev tipi sosyal hizmet birimi” niteliğinde olmadığının tespiti halinde ise, davanın esasına girilerek uyuşmazlık hakkında karar verilmesi gerekirken bu araştırmanın yapılmamış olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, 17/02/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.