Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/27295 E. 2020/2713 K. 17.02.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/27295
KARAR NO : 2020/2713
KARAR TARİHİ : 17.02.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı … Ltd. Şti. vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … Başkanlığının Tarihi Bedesten Çarşı Restorasyonu projesinde projeyi yürüten diğer davalı … Ltd. Şti. isimli şirkette ustabaşı olarak 07.06.2012 tarihinde işe başladığını, 29.12.2014 tarihinde iş sözleşmesinin gerekçesiz son verildiğini, ağır iş koşulları ve çalışma saatlerinde çalıştığı halde karşılığının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarını istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı … vekili, restorasyon işini davalı şirketin ihale ile aldığını eser sözleşmesi niteliğinde anahtar teslimi bir iş olduğunu, idare tarafından müteahhitten belirlenen süre içinde ihaledeki işi bitirmesinin istendiğini, kurumun sorumluluğu bulunmadığını, ihale makamı olduğunu savunarak husumet yönünden davanın reddini istemiştir.
Davalı şirket vekili ise davacının iş sözleşmesini kendisinin haksız ve hukuka aykırı şekilde sona erdirdiğini, Sosyal güvenlik kurumu hizmet cetveline göre çıkışının 10.07.2015 olduğunu davacının 29.12.2014-10.07.2015 tarihleri arası şirkete ara ara gelerek işe başlayacağını bildirdiğini, SSK primlerinin yatırılması rica ettiğini şirketle yakın ilişkileri sebebi ile işe başlayacağı düşünülerek çıkışının bildirilmediğini, dava dilekçesinin davacının istifası olarak kabul edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, Davalı … yönünden husumet yönünden davanın reddine, davalı şirket yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davacı vekili ve davalı Şirket vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin 29.12.2014 tarihinde sona erip ermediği ve buna bağlı olarak kıdem ve ihbar tazminatı talep edip edemeyeceği uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacı iş sözleşmesinin işverence feshedildiğini iddia ederken, davalı ise davacının işe ara ara düzensiz geldiğini sigortasının 10.07.2015 tarihine kadar devam ettirildiğini, dava dilekçesinin istifa olarak nitelendirildiğini savunmuştur. Davacının davalı şirket işçisi olarak çalıştığı sabittir. Davacıya ait işe giriş ve çıkışları gösteren Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde; davacının dava dilekçesinde iş sözleşmesinin sona erdiğini iddia ettiği 29.12.2014 tarihinde işten çıkışı bulunmadığı gibi, yazılı fesih bildirimi de bulunmamaktadır. Davacının şirket nezdindeki sigortasının devam ettiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına göre davanın açıldığı tarih itibari ile iş sözleşmesi sona ermediğinden kıdem ve ihbar tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulü hatalı olup bozma nedenidir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır.
Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Somut olayda, mahkemece hüküm altına alınan fazla çalışma ücret alacağının tanık beyanlarına göre tespit edildiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 6 gün 08.00-18.00 arası 10-1,5=8.5×6=51 saaten 45 saat düşülerek haftada 6 saat üzerinden fazla çalışma yaptığına ilişkin kabul yerindedir. Varsayıma dayalı soyut tanık beyanları ile fazla çalışma yapıldığı kabul edilemez. Ayda 5 gün 18.00 sonrası 3 saat fazla çalışma yapıldığı dosya kapsamına göre ispatlanamadığından yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenler ile 6 gün 08.00-18.00 arası 10-1,5=8.5×6=51 saaten 45 saat düşülerek haftada 6 saat üzerinden fazla çalışma yaptığına ilişkin kabulü ile hesaplama yapılması dosya içeriğine daha uygun düşecektir. Belirtilen sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17.02.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.