Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/2524 E. 2017/2450 K. 16.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/2524
KARAR NO : 2017/2450
KARAR TARİHİ : 16.02.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı işveren tarafından 26.08.2009 tarihinde hakkında tutanak tuttuğunu söyleyip işe gelmemesini istediğini, ertesi sabah işe gittiğinde ise işyeri sahibinin kendisine bağırıp işyerinden kovduğunu, iş sözleşmesini feshetmek için geçerli ve haklı sebebi olmamasına rağmen kendisine bağırıp kovan işverenin 28.08.2009 tarihinde çekmiş olduğu ihtarname ile mazeret belirtmeden işe gelmediğinden bahisle ihtarname gönderildiğini, fazla çalışma ve genel tatil ile hafta tatili çalışmaları karşılığının ödenmediğini belirterek kıdem tazminatı ile fazla çalışma, genel tatil, hafta tatili, yıllık izin, ücret ve çocuk ile asgari geçindirme yardımı alacağı ve ihtar masrafının tahsilini talep etmiştir.
Davalı, davacının 25.08.2009 tarihinde işverenin yaptığı çalışmalara katılmadığını ve işyerini terk edip gittiğini, bu tarihten itibaren ise işe gelmediğini, davacıya ihtarname gönderilerek işe gelmemesinin mazeretini bildirmesi istendiğini, bunun üzerine davacının herhangi bir mazeret bildirilip iş başı yapmadığını ve şirkete gönderdiği ihtarname ile aş aktini feshettiğini bildirdiğini, bunun üzerine davacının işten çıkarıldığını, buna göre iş sözleşmesini davalı şirketin feshetmediğini, davacının, işverenin talimatlarına uymayarak iş yerini terkettiğini ve devam eden tarihlerde sebepsiz yere işine devam etmediğini, davacıya çalıştığı döneme ilişkin tüm hakları ödendiğini, davacının fazla çalışma, genel tatil ve hafta tatili çalışmalarına dair beyanlarının doğru olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı nedenle feshedildiğini, fazla çalışma ve genel tatil çalışmalarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 05.12.2013 tarihli Mahkeme kararının davalı tarafça temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince bozma kararı verilmiş, bozma ilamına uyulmasına karar veren mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;
a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,
b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,
ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,
d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,
e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi,
İçermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).
Somut olayda, bozma sonrası Mahkemece “Mahkememizin 2009/138 esas ve 2013/50 karar sayılı ilamı ile kıdem tazminatı, çocuk yardımı alacağı konusunda karar verildiğinden ve Yargıtay Bozma ilamında bozma konusu yapılmadığından bu konularda KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,” şeklinde hüküm oluşturulmuştur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 22.02.2012 tarihli ve 2012/13-747 esas, 2012/84 karar sayılı ilamında ve Dairemizin emsal kararlarında belirtildiği gibi, Yargıtay’ca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Kanun’un 297’ye uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki yasal düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma nedeni yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının fazla çalışma alacağı bulunup bulunmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İşçinin günlük iş süresi içinde kesintisiz olarak hiç ara vermeden çalışması beklenemez. Gün içinde işçinin yemek, çay gibi ihtiyaçlar sebebiyle ya da dinlenmek için belli bir zamana ihtiyacı vardır.
Ara dinlenmesi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hükümde ara dinlenme süresi, günlük çalışma süresine göre kademeli bir şekilde belirlenmiştir. Buna göre dört saat veya daha kısa süreli günlük çalışmalarda ara dinlenmesi en az onbeş dakika, dört saatten fazla ve yedibuçuk saatten az çalışmalar için en az yarım saat ve günlük yedibuçuk saati aşan çalışmalar bakımından ise en az bir saat ara dinlenmesi verilmelidir. Uygulamada yedibuçuk saatlik çalışma süresinin çok fazla aşıldığı günlük çalışma sürelerine de rastlanılmaktadır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63. maddesi hükmüne göre günlük çalışma süresi 11 saati aşamayacağından, 68. maddenin belirlediği yedibuçuk saati aşan çalışmalar yönünden en az bir saatlik ara dinlenmesi süresinin, günlük en çok 11 saate kadar olan çalışmalarla ilgili olduğu kabul edilmelidir. Başka bir anlatımla günde 11 saate kadar olan çalışmalar için ara dinlenmesi en az bir saat, onbir saat ve daha fazla çalışmalarda ise en az birbuçuk saat olarak verilmelidir.
Somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla mesai alacağı davacının haftada 6 gün 8:00-18:00 saatleri arasında 1 saat ara dinlenme ile günlük 9 saat çalışıldığı, haftada 2 günde 3 er saat daha çalışıldığı kabul edilerek haftalık 15 saat fazla mesai yaptığı değerlendirilmiştir. Fazladan çalışma yapılan günler yönünden de ara dinlenme süresinin diğer günler ile aynı kabulü hatalıdır. Yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda ara dinlenme süresi belirlenerek alacak hüküm altına alınmalıdır. Hatalı değerlendirme ile hüküm tesisi isabetsiz olup bozma sebebidir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 16.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.