Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/24292 E. 2019/18345 K. 07.10.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/24292
KARAR NO : 2019/18345
KARAR TARİHİ : 07.10.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde davalı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davalı şirketin işyerini kapatacağını, ilan ettiği işçileri işten çıkartacağını ve hazırladıkları ibranameleri imzalamaları şartıyla işçilerin alacaklarının ödeneceğini bildirdiğini, davalı şirket tarafından işçilerin alacaklarının eksik olarak hesaplanarak bankaya yatırıldığını iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatları ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının iş sözleşmesini zorlayıcı sebep nedeniyle İş Kanunun 24. maddesinin III. bendi uyarınca feshettiğini, kendisine kıdem tazminatı ödemesi yapıldığını, dava konusu ettiği alacaklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece; yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında kıdem tazminatı haricindeki hüküm altına alınan alacaklara yürütülen faizlerin başlangıç tarihleri açısından taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesine göre açılan davanın kısmi dava olduğu sabittir. Kısmi dava olarak açılan daha sonra tam ıslah yapılmadan belirsiz alacak davasına dönüştürülemez. Dava konusu alacak kalemleri yönünden davanın belirsiz alacak davasına dönüştürülmesi ancak davanın tam ıslahıyla mümkündür. Eldeki davada tam ıslah yoktur. Bu sebeple, davanın kısmi dava olarak açıldığı kabul edilerek dava konusu yıllık izin ücreti, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacak talepleri yönünden faiz başlangıçları buna göre değerlendirilmelidir. Dolayısıyla, bu alacaklara ilişkin olarak dava dilekçesinde talep edilen miktarlara dava tarihinden, ıslah ile artırılan miktarlara ıslah tarihinden itibaren faiz işletilmelidir.
3-Davacı vekili, açtığı kısmi davada bilirkişi raporundan sonra “tamamlama” dilekçesi adı altında verdiği dilekçesi ile alacakların miktarını arttırmıştır. Dava kısmi dava olarak açıldığına göre, yapılan miktar arttırımı aslında ıslah mahiyetindedir. Hal böyle olunca, 09.03.2016 harç tarihli ıslah dilekçesinin 15.03.2016 tarihinde tebliği üzerine davalının 17.03.2016 tarihinde yani süresinde ileri sürdüğü ıslaha karşı zamanaşımı def’inin değerlendirilerek zamanaşımına uğrayan alacak bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra karar verilmesi gerekirken, ıslaha karşı ileri sürülen zamanaşımı def’inin dikkate alınmaması ayrı bir bozma nedenidir.
4-Davacı vekili ücret cinsinden alacaklarının yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiş; mahkemece hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretleri yasal faizi ile birlikte hüküm altına alınmıştır. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 34 üncü maddesine göre ücret cinsinden alacakların gününde ödenmemesi halinde en yüksek banka mevduat faizine karar verilmesi gerekir. Ancak davacının talebi ile bağlı kalınması HMK’nın 26. maddesi hükmü gereği olup kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerine en yüksek banka mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz işletilmesi gerekirken doğrudan yasal faize karar verilmesi doğru olmamıştır.
5-Davalı vekili temyiz aşamasında arşiv araştırmaları sonucunda temin edildiğini belirterek davacıya 13.303.233 TL net kıdem tazminatı ödemesi yapıldığına ilişkin 1993 yılı Aralık ayı hizmet erbabı bordrosu ile 21 günlük yıllık ücreti olarak 1.141.000 TL ödendiğine dair 1993 yılı Aralık ayına ilişkin hizmet erbabı bordrosu sunmuştur. Ödeme savunması hakkı ortadan kaldıran itiraz niteliğinde olup mahkemece yargılamanın her aşamasında re’sen dikkate alınması gerektiği gibi, temyiz aşamasında dahi nazara alınması gerekir. Bu itibarla, temyiz dilekçesine ekli olarak sunulan ödeme belgelerindeki tutarların ödeme tarihlerinden fesih tarihine kadar işlemiş yasal faizleri ile birlikte hesaplanan kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti alacaklarından mahsubu gerektiğinden kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 07.10.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.