YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/23536
KARAR NO : 2019/15817
KARAR TARİHİ : 11.09.2019
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, Mart/2000 ile 01.09.2014 tarihleri arasında TRT … Bölge Müdürlüğünde temizlik işçisi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti ve fazla çalışma ücreti alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, husumet yönünden davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının yıllık izin ücreti alacağı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir sebeple sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü, işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile ispatlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut olayda, davacının 02.03.2000-29.08.2014 tarihleri arasında 14 yıl 5 ay 28 gün çalışma süresine göre 36 gün izin kullandığı kabul edilerek 208 gün üzerinden hesaplanan yıllık izin ücreti alacağı hüküm altına alınmış ise de, davacının uzun yıllar boyunca izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırıdır. 6100 Sayılı HMK 31. mad. uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacının 14 yıl boyunca izin kullanıp kullanmadığı hususu açıklattırılarak davacı beyanı ile birlikte tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücret alacağı olup olmadığı konusunda da uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen alacakların ödendiği varsayılır.
Söz konusu alacaklara dair iddianın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, talep edilen ihtilaf konusu işçilik alacaklarının bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma yapıp yapmadığı araştırılmalıdır.
Somut uyuşmazlıkta; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının hafta içi beş gün 07.00-16.30 saatleri arasında, cumartesi günleri ise 07.00-13.00 saatleri arasında çalıştığı, ara dinlenme sürelerinin düşümü ile haftada üç saat fazla çalışma yaptığı kabul edilerek fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmıştır. Dosya içeriğine göre, davacı ve davacı tanıkları hafta içi beş günlük sürede işten çıkış saatinin 17.00 olduğunu, davalı tanıkları ise işten çıkış saatinin 16.00 olduğunu beyan etmişlerdir. Her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda, hafta içi beş günlük sürede işten çıkış saati ortalama alınarak 16.30 olarak tespit edildiği belirtilmiş ise de, davacı tanıklarının husumetli olduğu anlaşılmaktadır. İşverene karşı davası bulunan bir başka deyişle işverenle aralarında husumet bulunan tanık anlatımlarına tek başına değer verilemez. Dosya içerisinde, davacı iddiasını destekleyen davacının husumetli tanıklarının anlatımı dışında bir başka delil de bulunmamaktadır. Bu durumda Mahkemece davacının hafta içi beş günlük sürede işten çıkış saatinin davalı tanık anlatımlarına göre 16.00 olarak kabul edilerek, fazla çalışma ücreti alacağının bu kabule göre hesaplanması ve sonucuna göre fazla çalışma ücreti alacağının hüküm altına alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine,11.09.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.