Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/23464 E. 2019/15643 K. 09.09.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/23464
KARAR NO : 2019/15643
KARAR TARİHİ : 09.09.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini ücretlerinin düzensiz ödenmesi ve son iki aylık ücretinin ödenmemesi üzerine haklı nedenle feshettiğini ileri sürerek bakiye kıdem tazminatı ile ödenmediğini iddia ettiği bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili; davacının fazla çalışma ve genel tatil ücreti alacaklarının olmadığını, davacının eksik ödenen kıdem tazminatı hariç tüm haklarını alarak kendi rızası ile işten ayrıldığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve bilirkişi raporlarına göre; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davacı işçinin ulusal bayram ve genel tatil ücret alacağının bulunup bulunmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda; mahkemece davacı tanıklarının ulusal bayram ve genel tatillerde çalışıldığı takdirde ücretinin ödendiğini beyan ettikleri gerekçesiyle bu alacak talebi reddedilmiştir. Dinlenen davacı tanıklarından ikisi ittifakla, dini bayramlarda işyerinde çalışmanın olmadığını, ulusal bayram ve genel tatillerde işyerinde çalışma olmakla birlikte ücretinin normal mesai ücreti gibi ödendiğini belirtmiştir. Diğer davacı tanığı ise, işyerinde ulusal bayram genel tatil ile dini bayramlarda çalışma olmadığını; ancak, çalışma olursa çift yevmiye olarak maaşlarına yansıdığını ifade etmiş, davalı yanca tanık dinletilmemiştir. Davalı tarafından davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmasının olup olmadığını gösterir puantaj kaydı ve sair belge ibraz edilmemiş olmakla, davacı tanıklarının ağırlıklı anlatımlarına göre davacının dini bayram günleri haricindeki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığının kabulü dosya içeriğine uygun düşecektir. Davacının ispatlanan ulusal bayram ve genel tatil çalışması karşılığının ödendiğinin işverence yazılı olarak ispatlanması gerektiğinden, ödeme belgesi ile ispat gerçekleşmediği halde, bu günlerde çalışma olursa bu çalışma karşılığı ücretlerin çift yevmiye olarak maaşlarına yansıtıldığına dair tek tanık anlatımına dayanılarak davacının ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin ödendiğinin kabulü isabetsizdir.
3-Taraflar arasındaki diğer bir uyuşmazlık konusu, davacının yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada ilişkinin sona erme şeklinin ve haklı olup olmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Sözleşmenin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da, iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Yıllık izin hakkı anayasal temeli olan bir dinlenme hakkı olup işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında ücrete dönüşmez ve bu haktan vazgeçilemez. İşçinin iş sözleşmesinin devamı süresinde kullanmadığı yıllık izinlere ait ücreti istemesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin iş sözleşmesinin devamı sırasında izin hakkının bulunduğunun tespitini istemesinde hukuki menfaati vardır.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı işyerinde 12 yılı aşkın çalışması olduğu tespit edilen davacının tüm çalışma süresi boyunca hak ettiği yıllık ücretli izin süresinin 274 gün olduğu belirlenmiş ve dava dilekçesindeki yıllık ücretli izinlerin “tam olarak kullanılmadığı” iddiasına rağmen davacının hiç izin kullanmadığı kabul edilerek karar verilmiştir. Bu itibarla davacının talebi aşılmış olup bu husus kamu düzenine ilişkindir. Öte yandan davacının 12 yıl boyunca yıllık ücretli izin kullanmadan çalışması ise hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 31. maddesi uyarınca hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asil çağrılarak çalışma süresi boyunca yıllık izin kullanıp kullanmadığı konusundaki beyanının alınmasından sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre değerlendirme yapılarak bir karar verilmelidir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 09.09.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.