Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/23017 E. 2019/14055 K. 25.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/23017
KARAR NO : 2019/14055
KARAR TARİHİ : 25.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde şoför olarak çalıştığını, son net ücretinin 1.250 TL olduğunu ve öğle yemeğinin işverence verildiğini, 07.00-19.00 saatleri arasında çalıştığını, ayrıca işe girişi ve çıkışı sırasında rızası hilafına birtakım belgeler imzalatıldığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, yetki itirazında bulunduklarını, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil ücretlerinin bordroya yansıtılarak ödendiğini, hafta tatillerinin toplu olarak kullandırıldığına dair izin formları bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davacının kıdem tazminatı ve yıllık izin ücreti talebinin reddine, diğer alacaklar yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece davacı tanıklarının anlatımına göre davacının haftada 21 saat fazla çalışma yaptığı, ayrıca hafta tatili günleri ile dini bayramlar dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı kabul edilerek hesaplanan alacaklar hüküm altına alınmıştır. Dosya kapsamına göre yargılama sırasında dinlenen davacı tanığının husumetli olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, fazla çalışma ve hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günleri çalışmasının ispatı yönünden husumetli tanığın anlatımı tek başına yeterli değildir. Diğer taraftan Dairemizce temyiz incelemesi yapılan ve işyerinde şoför olarak çalışan işçilere ait emsal dosyalarda (Dairemizin 2014/7004 E.ve 2014/2477 E. sayılı kararları), işyerinde uygulanan çalışma düzenine göre çalışma saatlerinin 07.00-18.00 saatleri arasında olduğu kabul edilmiştir. Tanıkların husumetli olduğu dikkate alındığında, bu dosyada da emsal dosyalardaki kabul şekline göre fazla çalışma ücreti hesaplanması uygun olacaktır.
Diğer taraftan emsal dosyalarda hafta tatillerinde çalışma yapıldığı kabul edilmiş ise de, eldeki davada dinlenilen davacının ayda iki gün hafta tatili izni bulunduğunu ifade etmiştir. Hal böyle iken, davacının her hafta tatilinde çalıştığı kabul edilerek hafta tatili ücreti hesaplanması hatalıdır.
Aynı şekilde emsal dosyalarda dini bayramlar dışındaki ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı kabul edilmiş olup, bu dosyada da aynı doğrultuda değerlendirme yapılması dosya kapsamına uygun düşecektir.
3-Davalı tarafça dosyaya hafta tatili izinlerinin toplu kullandırıldığına dair bir kısım belgeler sunulmuştur. Mahkemece, bu belgelerde kullanıldığı belirtilen izinlerin mazeret izni olduğu kabul edilerek, söz konusu izin günleri hafta tatili ücreti hesabında dikkate alınmamıştır. Ne var ki bu kabul şekli hatalı olup, davacı işçinin anılan günlerde mazeret izni kullandığına yönelik bir iddiası olmamıştır. Diğer taraftan, 4857 sayılı İş Kanununun 46 ncı maddesinde, işçinin tatil gününden önce aynı Yasanın 63 üncü maddesine göre belirlenmiş olan iş günlerinde çalışmış olması koşuluyla, yedi günlük zaman dilimi içinde yirmidört saat dinlenme hakkının bulunduğu belirtilmiş, işçinin hafta tatili gününde çalışma karşılığı olmaksızın bir günlük ücrete hak kazanacağı da 46 ncı maddenin ikinci fıkrasında hüküm altına alınmıştır. Hafta tatili izni kesintisiz en az yirmidört saattir. Bunun altında bir süre haftalık izin verilmesi durumunda, usulüne uygun şekilde hafta tatili izni kullandığından söz edilemez. Hafta tatili bölünerek kullandırılamaz. Buna göre hafta tatilinin yirmidört saatten az olarak kullandırılması halinde hafta tatili hiç kullandırılmamış sayılır. Açıklanan yasal düzenleme dikkate alındığında, hafta tatili izinlerinin işçinin dinlenme hakkına ilişkin olduğu açıktır. Hal böyle iken, hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılabileceğinin kabulü yasal düzenlemenin amacına aykırılık taşır. Bu sebeple hafta tatili izninin toplu olarak kullandırılması halinde, hafta tatili ücreti alacağının hesaplanmasında, hafta tatilinin toplu kullanılmasına ilişkin belgelerde yazılı izin günlerinden ilgili haftaya (yedişergünlük zaman dilimleri nazara alınarak) denk gelen hafta tatili gününde işçinin dinlendiğinin kabulü gerekir. Ayrıca fazla çalışma ücreti alacağı bakımından da, söz konusu izin günlerinin hesaptan dışlanması gerektiği gözardı edilmemelidir. Mahkemece davacının hiç hafta tatili izni kullanmadığı kabul edilerek hesaplanan hafta tatili ücreti alacağının hüküm altına alınması hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda 01.01.2011 – 18.01.2011 tarihleri arasındaki toplam 17 günde 4 günlük ulusal bayram ve genel tatil ücreti hesabı yapılması, ayrıca Mayıs 2012, Haziran 2012, Temmuz 2012 bordrolarında fazla çalışma ücreti dışında hafta tatili ücreti adı altında tahakkuk bulunduğunun dikkate alınmamış olması hatalıdır.
5-Taraflar arasında kıdem tazminatına esas ücretin hesabı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı dava dilekçesinde işverence yemek ve servis hizmeti sunulduğunu belirtmiş olup; mahkemece, talep ve tanık anlatımı doğrultusunda yemek ve servis bedeli tazminata esas ücrete dahil ederek hesaplama yapılan bilirkişi raporuna itibar edilmiştir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bir öğün yemek bedeli 5 TL olarak, yol yardımı ise 4 TL olarak belirlenmiştir. Ancak yemek ve servis bedelinin hangi esasa göre belirlendiği rapordan anlaşılamamaktadır. Mahkemece, ilgili kuruluşlardan işyerinin niteliği ve davacının çalışma dönemi de belirtilerek bir öğün yemek ve servis bedelinin ne kadar olduğu sorulup belirlenmeli bundan sonra tespit edilecek yemek ve servis bedeli ücrete ilave edilmelidir.
Ayrıca davacının davalılara ait şantiyede görev yaptığı anlaşılmakta olup, mahkemece, gerekirse tanıklar yeniden dinlenilerek davacının şantiyede kalıp kalmadığı, şantiyede kalıyorsa servisten ne şekilde faydalandığı açıklığa kavuşturulmalı ve buna göre kıdem tazminatına esas ücrete servis ücretinin ilave edilmesi gerekip gerekmediğine karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.
6-Dava kısmi dava olarak açılmıştır. Hal böyle iken, dava dilekçesi ile talep edilen alacaklara dava, ıslah dilekçesi ile talep edilen kısım yönünden ise ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, alacağın tamamı için dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesi yerinde görülmemiştir.
Temyiz edilen kararın açıklanan sebeplerle bozulması gerekmiştir
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.