Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/22311 E. 2019/10629 K. 14.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/22311
KARAR NO : 2019/10629
KARAR TARİHİ : 14.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin davalı işyerinde şoför ve teknik eleman olarak görev yaptığını, hafta sonları da çalışan davacının şehiriçine ve şehirdışına satılıp teslimi yapılması gereken mobilya ve benzeri ürünlerin nakliyesini ve montajını yaptığını, bu nedenle gittiği işlerden çoğunlukla saat 23:00 de döndüğünü, işin gereği resmi tatil günlerinde de çalışmasının devam ettiğini, araçta makbuz bulunmaması halinde garanti harici servis bedellerinin “hizmet formu” doldurularak müşteriden tahsil edildiğini, formun bir örneğinin müşteriye bırakıldığını, mevcut uygulama gereği tahsil edilenler muhasebeye teslim edilinceye kadar paranın tahsil eden kişinin uhdesinde kaldığını, bu uygulamanın tüm çalışanlar ve yöneticiler tarafından bilindiğini, 19.08.2013 günü zimmetinde 660,00 TL para bulunduğu gerekçesi ile savunmasının istendiğini, aynı gün savunması ile birlikte yetkilisine teslim edildiğini, savunması yeterli görülmeyen davacıya noter kanalıyla gönderilen ihtarname ile iş akdinin 4857 sayılı İş Yasasının 25/II md uyarınca feshedildiğini, yapılan feshin haksız olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla çalışma ücreti ve hafta sonu ve resmi tatil alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti :
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının “garanti harici servis hizmet bedeli” adı altında tahsil edilen toplam 660,00 TL yi şirketin muhasebe birimine teslim etmediğini, davacıdan savunmasının istendiğini, verilen savunmada aldığı paranın 500,00 TL sini ödediğini iddia ederek üstü kapalı kalan kısmını iade etmediğini kabul ettiğini, böylelikle tahsil ettiği paraları şirkete vermeyerek kendi uhdesinde tuttuğunu, bu durumun şirketin araştırmaları sonucu ortaya çıktığını, savunması alındıktan sonra iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, alacak taleplerin haksız olduğunu, ayrıca bir kısım alacakların zamanaşımına uğradığını beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan delillere, bilirkişi raporuna ve tanık beyanlarına göre davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili tarafından yasal süresinde temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan bozma isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasında, feshin haklı nedene dayanıp dayanmadığı ve buna bağlı olarak davacının kıdem tazminatına ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı, iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sonlandırıldığını iddia etmiş, davalı da davacının işveren adına tahsil ettiği paraları vermeyerek uhdesinde tuttuğunu ve iş akdinin bu sebeple “4857 sayılı Yasanın 25/II e bendi gereği ahlak ve iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle feshediliğini, dolayısıyla feshin haklı nedene dayandığını savunmuştur. Mahkemece “..davacının davalı işyerinde geçen çalışma süresi ve işyerinde alışılagelmiş çalışma düzenine göre fesihte haklı neden koşulunun gerçekleşmediğinden davacıya kıdem ve ihbar tazminatı haklarının ödenmesi gerektiği “ gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Ne var ki, mahkeme kabulü dosya kapsamı ile örtüşmemektedir.
Dosya içeriğine göre davacı hakkında bahse konu eylemi nedeni ile suç duyurusunda bulunulmuş olup, düzenlenen iddianame ile İzmir 26. Ceza Mahkemesine 2014/322 Esas sayılı dosya ile kamu davası açılmış ve temyiz aşamasında sunulan 01.06.2016 tarihli celse zabtına göre “ güveni kötüye kullanma suçundan 5 ay hapis ve 25 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına” karar verilmiştir. Yargıtayın yerleşik uygulmasına göre, maddi olgunun tespitine dair ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Ceza mahkemesinde maddi bir olayın varlığı veya yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı kanunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir. Bu durumda anılan ceza hükmünün kesinleşip kesinleşmediği de gözetilerek, ceza dava dosyasınnın neticesine göre davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanıp kazanamayacağının belirlenmesi gerekirken, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.05.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.