Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/21984 E. 2019/10500 K. 13.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/21984
KARAR NO : 2019/10500
KARAR TARİHİ : 13.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin alüminyum fabrikasında çalıştığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız feshedildiğini, ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, iddiaların gerçeği yansıtmadığını, davacının fazla mesaiye kalmaması, kimseye haber vermeden ve izin almadan işyerini terk etmesi sebebi ile iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporlarına dayanılarak, yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesine göre, mahkeme tarafların iddia, savunma ve talepleri ile bağlıdır. Kural olarak mahkemenin talepten fazlasına veya başka bir şeye hükmetmesi olanak dışıdır. Öğreti ve uygulamada taleple bağlılık olarak adlandırılan bu kural, sadece sonuç istem yönünden değil, sonuç istemi oluşturulan her bir alacak kalemi yönünden de uygulanır.
Aynı Yasanın 176 ve devamı maddelerinde ise ıslah müessesi düzenlenmiş olup, ıslah; taraflardan birinin usule ilişkin bir işlemini kısmen veya tamamen düzeltmesine olanak tanıyan bir yöntem olup; iddia ile savunmanın genişletilmesi yasağının istisnaların biridir. (HUMK. m.83; Prof.Dr.Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü, B.6.C.IV, İstanbul 2001, s.3965)
Kural olarak; dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usulüne ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi davanın konusunda da ıslah mümkündür.
Ne var ki; ıslahla kastedilen dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesidir. Dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu haline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmamaktadır.( HGK’nun 26.09.2011 tarih, 2011/1-364 E.- 2011/453 K.sayılı ilamı)
Bu durumda, yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir davanın açılması olanağı bulunmamaktadır. Davacı isterse dava dilekçesini tamamen ıslah ederek dava konusunu değiştirebilirse de yeni dava konusu, önceki dava konusunun yerine geçer ve yine tek bir dava söz konusu olur. Dolayısıyla ıslahla, dava konusu olmayan bir istemin dava kapsamına alınması mümkün değildir.
Somut olayda; davacı vekili dava dilekçesinde kıdem ve ihbar tazminatı, yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarını talep etmiş hafta tatili ücret alacağı ile ilgili bir ibareye yer vermemiştir. 15.06.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile birlikte dava dilekçesinde belirtilmeyen hafta tatili ücret alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir Mahkemece, diğer talepler ile birlikte hafta tatil ücret alacağının kabulüne ilişkin hüküm tesis edilmiş ise de isabetli olmamıştır. Zira , dava dilekçesinde talep edilmeyen bir alacağın, ıslah dilekçesiyle istenilmesi mümkün değildir. Mahkemece, davacının dava dilekçesindeki talebi dışına çıkarak bilirkişi raporunda belirlenen hafta tatil ücret alacağına hükmedilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulmasını gerektirmiştir.
3- Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2.541.04 TL kıdem tazminatı hesaplanmış ise de; mahkemece kısa kararda 1.541.04 TL, gerekçeli kararda 2.541,04 TL kıdem tazminatının kabul edildiği yazılmıştır. Kısa kararda yazılan kıdem tazminat miktarı mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak kabul edildiğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.