Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/21851 E. 2019/12436 K. 10.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/21851
KARAR NO : 2019/12436
KARAR TARİHİ : 10.06.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait iş yerinde kamyon şoförü olarak çalışırken iş akdinin işveren tarafından haksız olarak sona erdirildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili ve yıllık izin ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının hak ettiği tüm işçilik alacaklarının ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Fazla çalışma yapıldığının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları, yazılı delil niteliğindedir. Ancak, sözü edilen çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir.
Fazla mesai ücretinin uzun bir süre için hesaplanması ve miktarın yüksek çıkması halinde, hesaplanan miktardan indirim yapılması gerektiği istikrarlı uygulama halini almıştır. Ancak, fazla mesai ücretinin taktiri delil niteliğindeki tanık anlatımları yerine, yazılı belgelere ve işveren kayıtlarına dayanması durumunda böyle bir indirime gidilmemektedir.
Somut olayda; dosya içinde davacının çalışmasına ilişkin araç sistem kayıt verileri bulunmakta olup fazla mesainin bu kayıtlara göre hesaplandığı anlaşılmaktadır. Bu sebeple davacının kayda dayalı hesaplanan fazla mesai alacağından takdiri indirim uygulanmamalıdır. Bu yön gözetilmeden yapılan hesaplamanın toplamından % 30 oranında takdiri indirim yapılarak karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3- Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerinde 9 yıl 4 ay çalışması bulunan davacının kıdemine göre hak ettiği yıllık ücretli izin süresi belirlenerek hiç kullanmadığı kabulü ile yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapılmıştır. Davacının işe başladığı 06.06.2001 tarihinden çıkış tarihi 20.10.2010 tarihine kadar geçen 9 yıllık çalışma süresi boyunca hiç izin kullanmamış olması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; Mahkemece, davacı asilin çalışma süresi boyunca izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık izin kullandığı konusunda beyanı alınmalı bundan sonra sonucuna ve tüm dosya kapsamına göre bir karar verilmelidir.
Bu husus gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4- Talep sonucu açık değilse, hakim 6100 sayılı HMK’nun 31.maddesi gereği , davacıya talep sonucunu açıklattırmalıdır. Yine aynı Yasanın 26.maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesi gereği, talep edilenden fazlasına karar verilemeyeceğinden davacı, nelerin hüküm altına alınmasını (davalının neye mahkûm edilmesini) istediğini, açık ve noksansız bir şekilde dava dilekçesinin talep sonucu (netice-i talep) bölümünde bildirmelidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı vekili tarafından, dava dilekçesinde belirtilen ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili ücreti taleplerinden, her bir kalem için istenen talep miktarları ayrı ayrı gösterilmemiş, hüküm altına alınması istenen bu kalemlerin toplam miktarı olarak 2.000,00 TL’ye hükmedilmesi istenmiş ve bu alacak kalemleri ayrıştırılmaksızın hüküm kurulmuştur.
Dava dilekçesindeki eksiklik giderilmediğinden bu alacak kalemlerinin ayrı ayrı ne miktarda talep edildiği belirsiz kalmıştır. Mahkeme tarafından ise, söz konusu alacak kalemleri için talep sonucu ayrıştırılıp açıklanması adına davacı vekiline süre de verilmemiştir.
Saptanan bu durum karşısında mahkemece öncelikle, dava dilekçesinde toplam 2.000,00 TL miktarlı olarak belirtilen ulusal bayram genel tatili ve hafta tatili ücreti talebinin, her bir kalem için ayrı ayrı ne kadar miktarda olduğu açıklattırıldıktan sonra taleplerle ilgili kabul veya redde ilişkin hüküm kurulması gerekmektedir.
SONUÇ:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 10.06.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.