Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/21815 E. 2019/11238 K. 21.05.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/21815
KARAR NO : 2019/11238
KARAR TARİHİ : 21.05.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkili işçinin davalı asıl işveren … Belediyesi Ulaşım Müdürlüğünde kepçe operatörü olarak, değişen alt işverenler nezdinde 01/06/2013-31/12/2014 tarihleri arasında çalıştırıldığını, iş sözleşmesinin haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacı işçinin 6360 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmeden önce, müvekkili belediyenin su ve kanalizasyon müdürlüğünde hizmet alım sözleşmesi yüklenicisi şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, işyeri olan su ve kanalizasyon müdürlüğünün…Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne kanun gereği devredildiğini, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, davanın…Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin dava konusu alacaklardan sorumlu olmadığını ve taleplerin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, kabule konu fesih tarihi olan 31/12/2014 tarihi itibariyle, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 2/6. maddesi uyarınca asıl işverenin hangi kurum veya kuruluş olduğu noktasındadır.
6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un geçici 1. maddesinin sekizinci fıkrasında “Bu Kanunla büyükşehir ilçe belediyesi olan belediyelerce yürütülen su, kanalizasyon, katı atık depolama ve bertaraf, ulaşım, her çeşit yolcu ve yük terminalleri, toptancı halleri, mezbaha, mezarlık ve itfaiye hizmetlerine ilişkin olmak üzere personel, her türlü taşınır ve taşınmaz malları ve bu hizmetlerin yerine getirilmesine yönelik yatırım, alacak ve borçları, komisyonca ilgisine göre büyükşehir belediyesi ile ilgili bağlı kuruluş arasında paylaştırılır.” hükmü bulunmaktadır.
Somut olayda, dava dilekçesinde davacının kepçe operatörü olarak … Belediyesi Ulaşım Müdürlüğü ile … Kimya Ltd. Şti. arasındaki ihale sözleşmesine istinaden fiilen su kanalizasyon müdürlüğünde iş sözleşmesinin feshedildiği 31/12/2014 tarihine kadar, davalı … Belediyesi asıl işverenliğinde, alt işverenler nezdinde çalıştığı ileri sürülmüştür. Davalı … Belediyesi, davacı işçinin 6360 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmeden önce, müvekkili belediyenin su ve kanalizasyon müdürlüğünde hizmet alım sözleşmesi yüklenicisi şirketlerin işçisi olarak çalıştığını, işyeri olan su ve kanalizasyon müdürlüğünün…Büyükşehir Belediyesi Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü’ne kanun gereği devredildiğini ileri sürmüştür. Bu savunma karşısında, davacının alt işveren işçisi olarak çalıştığı, … Belediyesi’ne ait su ve kanalizasyon müdürlüğü işyerinin, hangi kuruma devredildiği (ya da bağlandığı) ve fiili devir tarihinin araştırılması ile 31/12/2014 tarihi itibariyle, 4857 sayılı Kanun’un 2/6. maddesi kapsamında asıl işveren kurum ve kuruluşun belirlenmesi gerekirken, Mahkemece bu yönde bir araştırma ve inceleme yapılmadan hüküm tesisi hatalıdır.
Ayrıca davacının hizmet döküm cetvelinin incelenmesinde 15.01.2015 tarihinde…Su ve Kanalizasyon İdaresi (HATSU) alt işvereni … Mobil İletişim Ldt. Şti. nezdinde çalışmaya başladığı tespit edilmiştir. 31.12.2014 tarihinden sonra 15.01.2015 tarihine kadar kesintisiz fiili çalışmasının bulunup bulunmadığı yönünde araştırma yapılarak çalışması kesintiye uğramamışsa işyeri devri hükümleri uygulanarak feshe bağlı kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücretinin de reddi gerekeceği göz önünde bulundurulmalıdır.
3-Taraflar arasında; davacının fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil ve hafta tatilinde çalışma yapıp yapmadığı hususları uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma, ulusal bayram genel tatili ve hafta tatilinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Çalışma düzenin ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı, ulusal bayram genel tatili ile hafta tatilinde çalışma yapılıp yapılmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti, ulusal bayram genel tatili ve hafta tatili ücretlerinin ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ve hafta tatili alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatili ile hafta tatili alacaklarının yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Somut olayda, davacının davalı Belediyede çalıştığı anlaşılmıştır. Mahkemece; davacının fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili alacaklarının hesaplanmasında davacı tanık beyanları esas alınarak kabul edildiği görülmüştür.
Bu dava ile aynı dönemlerde açılan bir çok işçilik alacağına ilişkin dava olduğu, dosyaların birçoğunda hesaplamalarının tespitinde yeterli bir araştırma yapılmadığı anlaşılmıştır. Aynı dönem açılan farklı meslek ve görevde çalışmış olan belediye işçilerinin davalarında hep aynı tanıkların dinlendikleri anlaşılmaktadır. Bu tanıkların tüm dava açan işçilerin tamamını görev yerlerini çalışma gün ve saatleri itibariyle çalışma düzenlerini hesaplamaya esas alacak kadar bilmeleri hayatın olağan akışına aykırıdır. Hesaplamaya esas alınan tanık beyanlarının, davacının mesleği, kapatılan belediye çalışanı ise Belediyenin ilgili alandaki hacmi, bu beyanların belediye iş yükü ve ihtiyacına uygunluğu araştırılmamıştır. Belediyenin malzeme, araç ile aynı alanda çalışan personel sayısı da dosya kapsamı itibariyle tespit edilememektedir. Mahkemece belirtilen bu hususlar yönünden gerekirse keşif yapılmak suretiyle araştırmalar yapılarak; davacının özellikle ve öncelikle çalışma sisteminin yazılı kriterler doğrultusunda belirlenerek taleplerinin neticeye göre yeniden değerlendirilmesi gerekmektedir.
Davacının; dinlenen tanıkların davacı ile aynı Belediye bünyesinde, özellikle de; aynı meslek ve aynı çalışma düzeninde çalışmalarının olup olmadığının belirlenmesi ve iş bu tanıkların hizmet sürelerinin davacı ile aynı dönemi kapsayıp kapsamadığı da, davacının taleplerinin ispatı noktasında önem arz etmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen yapılması gerekli araştırmaların yanında yine; tanıkların davacı ile birlikte çalıştıkları süreler ile bağlı kalınmak suretiyle davacının fazla çalışma alacağı konusunda bir değerlendirme yapılarak karar verilmelidir. Zira tanıklar ancak kendi çalışma dönemlerindeki çalışma düzeni, ile ilgili bilgi sahibi olabilirler ve tanıklıklarına ancak kendi çalışma dönemleri ile sınırlı olarak itibar edilebilir.
Talep edilen ulusal bayram ve genel tatil,hafta tatili ile fazla mesai alacaklarının, yukarıdaki yazılı niteliklere göre belirlenirken tanıkların davalı aleyhine dava açma durumu, dava sebebi ile menfaat ortaklıkları, beyanlarına itibar edilip edilemeyeceği hususlarınında ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Nitekim söz konusu alacaklarda ispat yükümlüsü davacıdır.
4-Dosyada hükme esas alınan raporu tanzim eden bilirkişi, davacı işçi vekili olarak yer almış ve bilirkişilik yaptığı benzer başka dosyalarda bu durum bozma sebebi yapılmıştır. Buna göre, bilirkişinin tarafsızlığı ilkesi ile çelişen bir olgu ortaya çıkmış olup, Mahkemece diğer mahkemelerde de davalı … aleyhine davası olmayan davanın taraflarıyla ilişkisi bulunmayan yeni bir bilirkişi seçilerek yukarıda belirlenen kriterler doğrultusunda rapor alınması gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli değildir.
Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı, Mahkemece eksik inceleme, araştırma ve değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.05.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.