Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/20101 E. 2020/5798 K. 04.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/20101
KARAR NO : 2020/5798
KARAR TARİHİ : 04.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, maddi ve manevi tazminat talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle maddi tazminat açısından davacı talebinin reddine, manevi tazminat açısından kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Davacı işçinin manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığı hususu da taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Uyuşmazlığın normatif dayanağı 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 58.maddesidir. Sözü edilen hükme göre, “Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir.”
Somut olayda; davacı vekili davalıların “senedin haksız olarak ele geçirilmesi, iade edilmemesi, senedin bir kısmının rıza hilafına tek taraflı olarak sonradan doldurulması, emniyeti suiistimal, evrakta sahtecilik, şirketin mal ve parasını haksız olarak kendine mal edinmek, zimmet, şirketin dolandırılmasına aracılık edilmesi” konularında müvekkili hakkında … Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayette bulunduklarını, 2007/70438 sayılı hazırlık numarası ile soruşturma açıldığını, yapılan soruşturma sonucu 2007/35630 sayılı karar gereğince kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, davalılar tarafından bu karara itirazda bulunulduğunu, … 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2008/137 müt. sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiğini, takipsizlik kararının kesinleştiğini, soruşturma dosyasındaki söz konusu senedin şirket yetkili tarafından müvekkiline verildiğini, bedeli ödenmediğinden icra takibi yapıldığını, davalıların bu takip nedeniyle … 4. İcra Hukuk Mahkemesinde açtıkları 2007/571 E sayılı itiraz davasının reddedildiğini, Yargıtay da bu kararın kesinleştiğini, davalıların iyi bir maden mühendisi olan müvekkilini …’da işe almak istediklerini, yerleşik düzenini değiştirmesi için 80.000,00 TL para verilmesinin teklif edilerek fabrikada işe başlatıldığını, başladığı işte büyük başarı sağladığını, 2006 yılında işletmede 3.000,000,00 TL bedelinde üretim yapıp 2.533,733,53 TL sini sattıklarını, sonradan şirketin mallarının …’de başka bir şirkete devrine karar verildiğini, bu sebeple müvekkilinin ve birçok çalışanın işine son verildiğini, 26.03.2007 tarihinde işten çıkarılırken gerçek nedenin aksine tümü genel merkezce yapılan ve bazıları ödenmeyen satışlardan sorumlu olduğu iddiasının öne sürüldüğünü, şirket genel müdürü …’ın bilgisi ve izni ile gerçekleşen ödemelerin ve hatta kendisinin cirolayarak müvekkiline ödenmek üzere verdiği çeklerin şirket kayıtlarında müvekkilinin ev ödemesi için verildiğinin açıkça belirtilmiş olmasına rağmen inkar edildiğini, müvekkilinin itibarını sarsacak şekilde zimmet iddialarının ortaya atıldığını, bu iddiaların takibe konu alacağın ve kıdem vs işçilik haklarını almasını engellemeye yönelik olduğunu, şirketten kayıt dışı para alınmasının mümkün olmadığını, 38.050,00 TL lik çekin de verilen 80.000,00 TL lik senetten mahsup edildiğini, ödemelerin bizzat fabrika muhasebecisinin yaptığını, iftira suçu nedeniyle … Cumhuriyet Savcılığına 2009/…. hazırlık numarası ile sanıklar hakkında suç duyurusunda bulunulduğunu, davalılar tarafından yapılan iftiralar nedeniyle müvekkilinin … ve çevresinde iş bulamadığını, davalılara ait işletmede aylık brüt 3.656,40 TL ücret alırken …’da 24.04.2007 tarihinde aylık 1.100,00 TL ücretle statüsünün çok altında bir işte çalışmak zorunda kaldığını, 27.07.2007 tarihinde bu işyerinden çıkarak 30.05.2008 tarihine kadar işsiz kaldığını, 30.05.2008 tarihinde …’da asgari ücretle işe başlamak zorunda kaldığını, burada da 20 gün çalıştığını, kendisine yapılan karalamalar sebebiyle uzun süre iş bulamadığını, nihayetinde 01.11.2008 tarihinde eski statüsüne uygun iş bulabildiğini, davalıların davranışı nedeniyle 26.03.2007-01.11.2008 tarihleri arasında müvekkilinin büyük kazanç kaybına uğradığını, zimmet, sahtecilik, dolandırıcılığa aracılık vb. ağır ithamları kendisine gönderilen fesih beyanı ile öğrendiğini, iddiaların suç duyurusunda ve çevresini oluşturan maden camiasında sık sık tekrarladığını, dedikodusunu yaptıklarını, bütün bunlardan büyük üzüntü duyduklarını, bu ağır suçlamaların derinden yaraladığını, işten çıkarıldıktan sonra dedikodular nedeniyle … ve çevresinde iş bulamayınca uzak şehirlerde eşinden ve kızından uzak yaşamaya başladığını ailesini …’dan taşıyamadığını, bütün bunların manevi tazminat isteminin temellerini oluşturduğunu iddia etmiştir. Davalı şirket, davacının müvekkili şirkette üretim müdürü olarak çalıştığını, şirket yetkililerinin güvenini kötüye kullandığını, şirketin maddi ve manevi yönden zarar etmesine neden olacak kötü davranışlar sergilediğini, şirket kasasından şahsına özel avanslar çektiğini, şirkete aktarılmak üzere gönderilen nakitlerin şirket hesabına aktarılmayarak kendi uhdesinde kaldığını, firmaların araştırılmadan ve müvekkili şirket ile iş yapan firmalar arasında bulunup bulunmadığı hususları irdelenmeksizin satışların yapıldığını, bu kişilerden alınan ve sonradan alınan çeklerin çalıntı olduklarının anlaşıldığını, davacıya bir daha satış yapmamasının gerektiğinin yazılı olarak ifade edildiğini, davacı tarafından hak edilen ücretlerin dışında şirketten fazla ödemeler tahsil etmesi nedeniyle müvekkili şirketin uğradığı zararın fazlaya ilişkin hakların saklı kalması kaydıyla 10.500,00 TL olduğunu, davacıya 11. noterliğinin 26.03.2007 tarih- 6653 nolu yevmiyesinde kayıtlı olarak gönderilen ihtarnamede, müvekkili şirketin yüksek miktarlı zarara uğramasına neden olan davranışların detaylarıyla ortaya konularak iş akdinin İş kanunun 25./II md bendinde yer alan “Ahlak ve iyiniyet kiralarlına uygun olmayan haller” nedeniyle haklı nedenlerle ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, 80.000,00 TL bedelli senedin davacının elinde bulunmasının herhangi bir haklı nedeni bulunmadığının, transfer adı altında bir ödeme yapılmadığını, bu senedin davacıya müvekkili şirketin başka kişilere olan borçlarının ödenmesi hususunda aracılık etmesi bakımından verildiğini, ancak davacının bu senedi kendi uhdesinde tuttuğunu, talep edilmesine rağmen şirkete iade edilmediğini, iş akdinin haklı nedenlerle feshedildiğini savunmuştur. Diğer davalı … ise, Savcılığa şikayet tarihinden önce işten ayrıldığını, şikayet ile ilgili bilgisinin bulunmadığını, ancak şirketten ayrılmadan önce bazı işlerin takibi amacıyla şirket avukatına vekalet verdiğini, davacıdan bir süre sonra da müvekkilinin 2006 yılında işinden ve …’dan ayrıldığını, kendisinin de davacı gibi iş akdi ile çalışmış olduğunu, davacıya zarar veren iş kaybına neden olacak, itibarını sarsacak aleyhinde herhangi bir sözlü davranışının olmadığını, müvekkilinin senette kefil olması sebebiyle icra takibi yapıldığını ve bu konuda …’de vekalet verdiği avukatın müvekkile herhangi bir tebligat yapılmaksızın adına işlem yapması nedeniyle mağdur olduğunu savunmuştur. Mahkemece, maddi tazminat talebi reddedilirken manevi tazminat talebi kısmen kabul edilerek 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Dosya içinde mevcut … Cumhuruiyet Başsavcılığının 2007/70438 soruşturma -2007/35360 Karar nolu Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı’nda müştekilerin davalılar ve şüphelinin davacı olduğu, suç tarihinin 01.07.2007 ve suçun açığa imzanın kötüye kullanılması, emniyeti susistimal, haksız mal edinme olarak belirtildiği, “… yazılı, yeterli ve somut delil bulunamadığı gibi haksız olarak mal edinmek ve şirketi zarara uğratmak iddialarının taraflar arasında hukuki ihtilafa konu olup … Asliye Hukuk Mahkemesinin 2007/91 dosyasında zaten incelendiği, şikayete konu bu iddiaların da cezai soruşturma konusu olmadığı…” gerekçesinin bulunduğu, müştekiler vekilinin … Ağır Ceza Mahkemesine itiraz dilekçesi sunduğu, yine dosya içinde mevcut … 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 4.2.2008 tarih ve 2008/…. Müt. Nolu kararında takipsizliğin usul ve yasaya uygun bulunduğu belirtilerek itirazın reddedildiği görülmektedir.
Dosyaya celbedilen … Asliye Hukuk Mahkemesinin(İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2007/91 Esas sayılı dosyasında davalı şirketin …’e karşı davalı elinde bulunan vade tarihi bulunmayan ödenmediği iddia edilen 80,000,00 TL’lik senedin 42.000,00 TL’lik kısmının yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, davalının müvekkili şirketten kayıt dışı tahsil ettiği 38.000,00 TL’nin istirdatına, görev yaptığı süre içinde şirkete verdiği zararlardan ötürü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi talepli olarak açtığı menfi tespit ve istirdat davasının reddedildiği, kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından onandığı anlaşılmaktadır.
Dosyaya celbedilen bir diğer dosya olan … Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2019/… Esas sayılı dosyasında … aleyhine açılan elinde bulunan vade tarihi bulunmayan ödenmediği iddia edilen 80,000,00 TL’lik senedin 42.000,00 TL’lik kısmının yönünden borçlu olmadıklarının tespitine, davalının müvekkili şirketten kayıt dışı tahsil ettiği 38.000,00 TL’nin istirdatına, görev yaptığı süre içinde şirkete verdiği zararlardan ötürü fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini talepli tazminat davasında Dairemiz bozması sonrasında yargılamanın devam ettiği görülmektedir.
Yine, dosyaya celbedilen … Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 2014/55 Esas sayılı dosyasında ise; iş akdinin feshine ilişkin davacının kıdem ve ihbar tazminatı ile ücret alacağına ilişkin davasında Dairemizce “… Davacının davranışlarının tümü birlikte değerlendirildiğinde üretim müdürü olarak satış işlemlerinde yetkisi olmadığı halde mal satışı yaptığı, mal karşılığı çek aldığı kişi ya da kurumları basiretli iş adamı gibi araştırmadığı için usule aykırı işlem yaparak karşılıksız ve sahte çekler sebebi ile davalının zarara uğramasına sebep olduğu, davalı şirket itibarını zedelediği kendisine duyulan güveni ortadan kaldırdığı iş sözleşmesinin feshinin haklı sebebe dayandığı anlaşıldığından kıdem ve ihbar tazimnatının reddi gerekirken ..” şeklinde verilen bozma kararı üzerine “… davacının, davalı …’e ait işyerinde üretim müdürü çalıştığı, satış işlemlerinde yetkisi olmadığı halde mal satışı yaptığı, mal karşılığı çek aldığı kişi ya da kurumları basiretli iş adamı gibi araştırmadığı, mal karşılığı alınan çeklerin karşılıksız ve sahte çıkması nedeniyle davalının zarara uğramasına sebep olduğu,davalı şirket itibarını zedelediği, böylelikle kendisine duyulan güveni ortadan kaldırdığı, böylelikle davalı tarafın, davacının iş sözleşmesini feshinin haklı nedene dayandığı anlaşılmakla, davacının ihbar ve kıdem tazminatı taleplerinin reddine,” dair bozma sonrası mahkeme kararının Dairemizce onandığı görülmektedir.
Mahkemece her ne kadar temyize konu kararda, “… davacının maddi tazminat talebinin akdi ve yasal dayanağının bulunmadığı, ancak Savcılığa intikal eden ve daha sonra sübut bulmaması üzerine kovuşturmaya yer olmadığı kararının verilmesi sonucu, yapılan suçlamaların da ağırlığı göz önünde tutularak manevi tazminata hak kazanabileceği, görevsizlik yönünden bozma kararı verilen Asliye Hukuk Mahkemesinin de davacı lehine 5.000,00 TL manevi tazminat hükmetmiş olduğu, mahkememizce de davacı ve davalılar hakkında yaptırılan sosyal ve ekonomik durum araştırmaları davacının uğramış olduğu manevi zarar, manevi saldırının ağırlığı gibi durumlar dikkate alınarak…” şeklindeki gerekçesiyle davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, manevi tazminatın istenebilmesi için kişilik haklarının ihlal edilmiş ve buna yönelik bir saldırı gerçekleşmiş olması gerekir. Tüm dosya kapsamı, taraf iddia ve savunmaları ile taraflar arasındaki dava dosyaları birlikte değerlendirildiğinde, davacı işçinin kişilik haklarına saldırı niteliğinde bir eylem bulunduğu davacı tarafından yöntemince ispatlanamamıştır. Davacının iş akdinin feshinin haklı nedenle olduğuna dair kararın onanması karşısında manevi tazminat şartlarının oluşmadığı görüldüğü gibi davalılarca Cumhuriyet Savcılığı nezdinde şikayet hakkının kullanılması da manevi tazminata ilişkin olarak kişilik haklarına saldırı sayılamaz. Bu itibarla, şartları oluşmayan manevi tazminat isteğinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
2-Diğer yandan, dosyaya sunulan mirasçılık belgesine göre yargılama esnasında davacının 09.05.2013 tarihinde vefat ettiği, mirasçılarının vekaletnamelerinin de dosyaya sunulduğu görülmekle, karar başlığında davacı mirasçıları yerine müteveffa davacının isminin yer alması da hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.