Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/1989 E. 2017/2842 K. 20.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1989
KARAR NO : 2017/2842
KARAR TARİHİ : 20.02.2017

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davalı temyizi yönünden:
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Davacı temyizi üzerine 22.10.2015 tarihinde fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının reddine ilişkin karar araştırmaya yönelik bozulmuş olup, bozmadan sonra tesis edilen mahkeme kararında, temyiz kesinlik sınırının belirlenmesinde, bozma kararı kapsamı dışında kalan alacaklara dair hüküm kısmının dikkate alınmaması gereklidir. Dosya içeriğine göre, 22.10.2015 tarihli bozma kararı kapsamında bulunan fazla çalışma, hafta tatili ve genel tatil alacağı yönünden dava reddedilmiş olup bozmadan sonra ek dava ile talep edilen kıdem ve ihbar tazminatı fark alacağının miktarının da karar tarihi olan 2016 yılı itibariyle 2.190,00 TL temyiz kesinlik sınırı kapsamında kaldığı anlaşılmakla, davalı vekilinin temyiz isteminin, 6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 427, 432 maddeleri uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Yukarıda yazılı sebepten, davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Kanun’un geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 427, 432 maddeleri uyarınca REDDİNE, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,
Davacının temyizine gelince:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında birleşen dava dosyası yönünden davacı yararına avukatlık ücretine hükmedilip hükmedilemeyeceği uyuşmazlık konusudur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama Giderlerinin Kapsamı” başlıklı 323. maddesinin birinci fıkrasının (ğ) bendinde, vekalet ücretinin vekille takip edilen davalarda takdir edileceği belirtilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin ikinci maddesinde, avukatlık ücretinin, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemlerin ücreti karşılığı olduğu ifade edilmiştir. Diğer taraftan aynı tarifenin sekizinci maddesine göre “Bir davanın takibi sırasında karşılık dava açılması, başka bir davanın bu davayla birleştirilmesi veya davaların ayrılması durumunda, her dava için ayrı ücrete hükmolunur.”
Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13. maddeye göre ise tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 9. maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10. maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.
Davacı bozma sonrasında hükme esas alınan bilirkişi raporunda hesaplanan fark kıdem ve ihbar tazminatı alacakları için ek dava açmış olup, dava dosyaları birleştirilmiştir. Mahkemece yukarıda yer alan hükümler gözetilmeksizin 1.800,00 TL maktu vekalet ücretine hükmedilmiştir. Oysa her dava için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Buna göre birleşen ek davada kabul edilen toplam alacak miktarı 1.375,46 TL olup avukatlık ücreti kabul edilen miktar aşılamayacağından bu miktardır. Dolayısıyla birleşen dava dosyası nedeniyle davacı yararına 1.375,46 TL avukatlık ücretine hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hatalıdır.
Ne var ki bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7. maddesi uyarınca aşağıda belirtilen şekilde düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Temyiz konusu kararın hüküm fıkrasının “17-Kabul edilen miktar üzerinden tarife hükümlerine göre hesaplanan 1.800,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” şeklinde olan 17. maddesinin hüküm yerinden çıkarılmasına, yerine; 17. bent olarak,
“17-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen asıl dava yönünden 1.800,00 TL; birleşen ek dava yönünden ise 1.375,46 TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ” rakam ve sözcüklerinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 20.02.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.