Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/19738 E. 2019/2379 K. 05.02.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/19738
KARAR NO : 2019/2379
KARAR TARİHİ : 05.02.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde bölüm şefi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından ücretlerin geç yatırılması ve fazla çalışma ücretinin ödenmemesi nedeniyle haklı sebeple feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı, fazla çalışma ücreti, yıllık izin ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının işyerinde düz işçi olarak çalıştığını, iş sözleşmesinin 05.06.2014 ile 09.06.2014 tarihleri arasında devamsızlık yapması sebebiyle 09.06.2014 tarihinde haklı sebeple feshedildiğini, davacının ödenmeyen herhangi bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi noktasında uyuşmazlık bulunmakta olup, somut uyuşmazlıkta davacı 11.06.2014 tarihinde iş sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini ileri sürmüş, davalı ise 09.06.2014 tarihinde devamsızlık sebebiyle feshettiğini savunmuştur. Mahkemece, iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından haklı sebeple feshedildiği sonucuna varılmış ise de, dosya kapsamına göre iş sözleşmesinin 09.06.2014 tarihinde işverence feshedildiği sabittir. İşverence 05, 08 ve 09 Haziran tarihlerine ait devamsızlık tutanakları sunularak feshin İş Kanunu’nun 25/2-g bendi kapsamında haklı bir sebebe dayandığı ileri sürülmüştür. Ne var ki davacı 09 Haziran 2014 tarihinde raporlu olup, davacının sadece 05 Haziran ve 08 Haziran tarihlerinde devamsızlık yapması, İş Kanunu’nun 25/2-g bendine göre haklı fesih için yeterli değildir. Bu itibarla, mahkemece iş sözleşmesinin işverence feshedildiği ve feshin haklı bir sebebe dayanmadığının kabulü gerekirken, sözleşmenin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiği sonucuna varılması yerinde değil ise de, karar sonucu itibariyle yerinde olduğundan davalının bu yöndeki temyiz itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı işçinin fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece parmak izi okuma kayıtları ve tanık beyanları doğrultusunda belirlenen fazla çalışma hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücreti hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının haftada beş gün 08.00-18.30 arasında 1 saat 15 dakika ara dinlenme ile çalıştığı böylece haftada 1 saat 15 dakika fazla çalışma yaptığı sonucuna varılmıştır. Ne var ki, hem parmak izi okuma kayıtları hem de tanık beyanlarına göre ortalama bir çalışma süresi belirlenmek suretiyle sonuca gidilmesi yerinde değildir. Öncelikle parmak izi okuma kayıtları bulunan dönem yönünden, söz konusu kayıtların denetime elverişli şekilde dökümü yapılmalı ve sadece bu kayıtlar doğrultusunda değerlendirme yapılarak davacının fazla çalışma, hafta tatili ile ulusal bayram genel tatil ücretine hak kazanıp kazanmadığı belirlenmelidir. Yazılı kayıtlara göre belirlenecek fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücretinden herhangi bir indirim yapılmaması gerektiği göz önüne alınmalıdır. Herhangi bir yazılı kayıt bulunmayan dönem yönünden ise, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda tanık deliline göre değerlendirme yapılması mümkündür. Ancak, bu halde belirlenecek alacaklardan uygun bir indirim yapılması gerektiği göz ardı edilmemelidir. Mahkemece açıklanan ilke ve esaslar dikkate alınmadan, yazılı kayıtlar ve tanık beyanları birlikte değerlendirilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Ayrıca davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz dilekçesi ekinde bir kısmı imzalı ve fazla çalışma tahakkuku bulunan bordrolar sunulmuştur. Bu bordrolar ile ilgili olarak olumlu veya olumsuz herhangi bir değerlendirme yapılmadan eksik inceleme ile karar verilmesi yerinde değildir.
Temyiz edilen kararın yukarıda belirtilen sebeplerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.02.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.