Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/19229 E. 2019/1529 K. 22.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/19229
KARAR NO : 2019/1529
KARAR TARİHİ : 22.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı Bakanlığa bağlı … Kadın Hastalıkları ve Doğum Hastanesinde 1999 – 2003 ve 2004 – 2009 yılları arasında taşeron firmalar işçisi olarak çalıştığını, askere gitmek üzere işten ayrıldığını, askerlik dönüşü başvuru yapmasına rağmen geri işe alınmadığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ve yıllık izin ücreti alacaklarına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar zamanaşımı def’inde bulunmuşlar ve davanın reddini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalılar taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı işçinin hizmet süresinin tespiti noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda, Mahkemece davacının hizmet süresinin 01.01.2004-31.03.2009 tarihleri arasında 5 yıl 3 ay olduğu belirlemesiyle hüküm kurulmuş ise de, davalı şirket vekilince davacının hizmet döküm cetveline göre 02.07.2004-07.11.2005 tarihleri arasında görünen hizmetinin davalı …’na bağlı devlet hastanesinde değil, özel hukuk tüzel kişisi olan ‘… Tıp Sağlık Hizmetleri … Tıp Merkezi’ ünvanlı işyerinde geçtiği belirtilerek temyiz itirazında bulunulmuştur. Dosyada hizmet döküm cetvelinde görünen tüm işverenler bakımından işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerinin bulunmadığı, buna göre hizmet süresinin usulüne uygun biçimde tespit edilmediği anlaşıldığından, Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan ve davalı …’ndan gerekli tüm belgeler temin edilerek, davalılar nezdinde geçen hizmet süresinin buna göre usulüne uygun ve denetime elverişli şekilde yeniden belirlenmesi gerekmektedir. Eksik araştırma ve incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Davacının yıllık izin ücreti alacağının bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık mevcuttur.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu eksik bir borç haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir maddi hukuk kurumu değildir. Diğer bir anlatımla zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, kanunda öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve kanuni bir engel bulunmamaktadır.
Uygulama ve öğretide kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına ilişkin davalar, hakkın doğumundan itibaren, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesi uyarınca on yıllık zamanaşımına tabi tutulmuştur. 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren yeni 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesinde de genel zamanaşımı 10 yıl olarak belirlenmiştir.
Tazminat niteliğinde olmaları sebebi ile sendikal tazminat, kötüniyet tazminatı, işe başlatmama tazminatı, 4857 sayılı İş Kanunu’nun; 5. maddesindeki eşit işlem borcuna aykırılık sebebi ile tazminat, 26/2 maddesindeki maddi ve manevi tazminat, 28. maddedeki belgenin zamanında verilmemesinden kaynaklanan tazminat, 31/son maddesi uyarınca askerlik sonrası işe almama sebebi ile öngörülen tazminat istekleri on yıllık zamanaşımına tabidir.
4857 sayılı Kanun’un 32/8 maddesinde, işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak bu Kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacakları ise mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/1 maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabidir. 01.06.2012 tarihinden sonra yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 147. maddesi ise ücret gibi dönemsel nitelikte ödenen alacakların beş yıllık zamanaşımına tabi olacağını belirtmiştir.
Somut olayda; davacının iş akdi 31.03.2009 tarihinde feshedilmiş olup,12.06.2014 olan dava tarihi itibariyle feshin üzerinden 5 yıllık zamanaşımı süresi geçtiğinden yıllık izin alacağının reddi yerine, kabulü hatalı bulunmaktadır.
4-Kabule göre ise, davalı …’nın 2547 sayılı Kanun’un 56/a-b. maddesi delaletiyle Harçlar Kanunu’nun 13/j. maddesi uyarınca harçtan muaf olduğu gözetilmeksizin aleyhine harca hükmedilmesi isabetli olmamıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ….’ne iadesine, 22.01.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.