Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18964 E. 2018/27908 K. 20.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18964
KARAR NO : 2018/27908
KARAR TARİHİ : 20.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle temyiz nedenlerine göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında davacının ihbar tazminatına esas hizmet süresinin doğru belirlenip belirlenmediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacının mevsimlik işçi olarak davalı işyerinde çalıştığı ve çalıştığı sürelerin sosyal güvenlik kurumuna bildirildiği anlaşılmaktadır. Mahkemenin kabulü de bu yöndedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda da talep edilen diğer alacakların hesabı bu kabule uygun yapılmasına karşın ihbar tazminatı hesabında bu kabule aykırı şekilde, SGK’ya bildirilen 558 gün fiili çalışma süresi esas alınarak tanınması gereken ihbar önelinin 6 hafta olduğunun kabul edilmesi yerine, davacının davalıya ait işyerindeki çalışmasının 3 yıldan fazla sürdüğü gerekçesi ile 8 hafta olduğunun kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasındaki bir diğer uyuşmazlık davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatillerinde ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir.
İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda ise işçinin ihtirazi kayıt ileri sürmesi beklenemeyeceğinden, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının her türlü delil ile ispatı mümkündür.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Aynı ispat kuralları hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları için de geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda imzalı ücret bordrolarının aksinin yine davalı işverence sunulan puantaj kayıtları ile ispatlandığı bu nedenle puantaj kayıtlarına göre bordrolarda tahakkuk bulunan aylarda belirtilen fazla çalışma sürelerinden fazla çalışma yapıldığının belirlenmesi halinde farkın hesaplanacağı kabul edilmiş ise de, bu kabul dosya içeriği ve dosya içerisinde bulunan kayıtlar ile örtüşmemektedir. Davalı işverence tüm çalışma dönemine ait puantaj kayıtları sunulmuş ise de bu kayıtlar imzalı olmadığı gibi bilirkişi raporunda belirtilenin aksine bu kayıtlarda aylık fazla çalışma saati belirtilmiş değildir. Örneğin, hükme esas alınan raporda bilirkişi puantaj kayıtlarında davacının 2010 yılının Ağustos ayında 246 saat aylık çalışma yaptığının anlaşıldığını kabul etmiştir. Ne var ki; 246 sayısının kayıtlarda 24 ve 6 olarak yazıldığı, arada boşluk bulunduğu, bu rakamların saati değil, ay içerisindeki çalışma günleri ile hafta tatili günlerini gösterdiği kanısına varılmaktadır. Açıklanan nedenle bilirkişi raporundaki hesaplamaya ve puantaj kayıtlarına itibar edilmesi hatalı olup fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları bakımından tanık beyanlarından hareketle sonuca gidilmesi gerekmektedir.
Davacı tanıklarının ikisinin işverenle husumetli olduğu birinin ise davacının akrabası olup çalışma düzeni hakkında somut beyanda bulunabilecek bir kişi olmadığı görülmektedir. Bu nedenle davacı tanıklarının beyanlarına yan deliller ile desteklenmedikçe değer verilemez ise de, davacı tanığı … dosyası dahil davalı işyerinde çalışan başka işçilere ait olan ve dairemiz temyiz incelemesinden geçen emsal dosyalar (Örneğin, Dairemizin 2016/33484 Esas sayılı dosyası, 2017/10488 vd gibi ) da da dikkate alındığında davacının sezon diye tabir edilen işlerin yoğunlaştığı dönemlerde günlük 12 saat, diğer dönemlerde günlük 9 saat çalıştığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı ve emsal dosyalardaki kabul birlikte değerlendirildiğinde, çalışma saatlerinin sezon dönemlerinde 08.00-20.00 saatleri arasında olduğu ve 1,5 saat ara dinlenme ile davacının haftalık 18 saat fazla mesai yaptığı, sezon dışı dönemlerde ise günlük 9 saat çalışma ile davacının haftalık 9 saat fazla çalışma yaptığı, sezon döneminde davacının haftanın 7 günü çalıştığı ve tüm çalışma döneminde dini bayramların ilk iki günü dışında ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı tespit edilmektedir.
Açıklanan nedenler ile fazla çalışma, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının belirtilen süreler ve davacının fiili çalışma süresi esas alınarak hesaplanması, taraflarca kazanılmış hakların gözetilmesi, imzalı ücret bodrolarında zamlı tahakkuk bulunan ayların dışlanması gerekmektedir.
Ayrıca, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ücret bordrolarında hafta tatili tahakkuku olduğu kabul edilmiş ise de; bordrolardaki tahakkuk çalışmasa da ödenmesi gereken ücret olup zamlı bir tahakkuk olmadığından davacının hafta tatili ücreti alacağının tahakkuk bulunduğu gerekçesiyle reddedilmesi de hatalı bulunmuştur.
Belirtilen şekilde davacının çalıştığı süre göz önüne alınarak hesaplanan tutar üzerinden uygun bir indirim yapılarak söz konusu alacakların hüküm altına alınması gerekmektedir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeden karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde taraflara iadesine, 20.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.