Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18961 E. 2018/27459 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18961
KARAR NO : 2018/27459
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı işyerinde işçi olarak çalışırken ödenmeyen ücret alacaklarının tahsilini istemiştir.
Davalı Savunmasının Özeti:
Davalı … vekili; husumet ve zamanaşımı itirazında bulunmuş, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili; davacının alacağı olmadığını savunarak, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Bu kapsamda hukuki dinlenilme hakkı, bilgilenme/bilgilendirme, açıklama yapma, yargı organlarınca dikkate alınma ve kararların gerekçeli olması gibi hususları içerdiği açıktır. Bilgilenme hakkı, yargılamanın içeriğine dair tam bir bilgi sahibi olmanın yanında gerek karşı tarafın gerekse de yargı organlarının dosya içeriğine yapmış oldukları işlemleri öğrenmelerini kapsar. Bilgilenme/ bilgilendirme hakkının etkin biçimde kullanılabilmesi için gönderilecek tebligat ve davetiyelerde kanunda öngörülmüş şekil şartlarına sıkı sıkıya uyulması gerekmektedir. Ayrıca bu hak sadece davanın başındaki iddia ve savunmalar açısından değil yargılamanın her aşamasında dikkate alınmalıdır. Bu kapsamda devam eden bir yargılamada, tarafların açıklamaları için bilgilendirme yeterli olmayıp yargılamada yer alan diğer kişilerin (tanık, bilirkişi gibi) açıklamaları açısından da önemlidir. Bilgilenme hakkının usulüne uygun kullanımı ile tarafların haklarında öğrendikleri isnat ve iddialara karşı beyanda bulunabilme, davaya yönelik bilgi ve belge verebilme yani açıklama yapma hakkı da hukuki güvenceye bağlanmaktadır. Böylece davanın her iki tarafına eşit şekilde açıklama yapma hakkı tanınması ile adaletin görünür kılınması sağlanacaktır. Açıklamada bulunma hakkı, tarafların, yazılı veya sözlü şekilde iddia ve savunmalara karşı itirazda bulunabilme, davaya ilişkin beyanda bulunmalarını sağlar.
6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’na göre tanık davetiye ile çağrılır. Davetiye gönderilmeden taraflarca hazır edilen tanıklar da mahkemece dinlenir. Tanık listesi için kesin süre verildiği ve dinlenme gününün belirlendiği hallerde liste verilmemiş olsa da taraf o duruşmada hazır bulundurduğu takdirde tanık dinlenir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde tanıkların adlarını ve TC kimlik numaralarını bildirmiş, 18.06.2014 tarihli celsede de tanıklarını hazır etmek üzere süre talep etmiştir. Dosyanın incelenmesinde davacı vekili tarafından gider avansının tamamlandığı anlaşılmıştır. Mahkemece, davacıya iki kez tanıklarını hazır etmesi için kesin olmayan süre verilmiş ve 5. celsede de verilen sürelere rağmen tanıklarını hazır etmeyen davacının bu delile dayanmaktan vazgeçmiş sayılmasına karar verilerek dosya bilirkişiye tevdi olmuş, yargılama sonunda da ispat edilemeyen davanın reddine karar verilmiştir. Tanıkları hazır etmek taraflar yönünden bir hak ise de yükümlülük olarak değerlendirilemez. Mahkemece dosyada bulunan masraf kullanılmak suretiyle, yasal prosedüre uygun olarak tanıkların davetiye ile çağrılması, celbe rağmen gelmezlerse zorla getirtilerek beyanlarının alınması gerekirken, tanıklar dinlenmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.