Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18955 E. 2018/27375 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18955
KARAR NO : 2018/27375
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 2014 yılı Mayıs ve Haziran ayı maaşının eksik ödendiği, Temmuz ayı maaşının ise hiç ödenmediği gerekçesiyle iş akdini 15.07.2014 tarihinde haklı nedenle feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile fazla mesai, ücret ve yıllık izin ücret alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının eksik ödenen ücreti olmadığını, 2014 yılı Mayıs ve Haziran ayında ücretinden yapılan kesintilerin icra kesintisi olduğunu ve bu durumun davacıya izah edildiğini, davacının kendisinin iş yerini terk edip gittiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, davalı tarafından dosyaya ibraz edilen ücret bordrolarından 2014 yılı için düzenlenen ücret bordrolarında Nisan ayı dışındaki ücret bordrolarında davacının imzasının bulunmadığı, 4857 sayılı Yasanın 37. Maddesine göre işverenin işçiye icra,nafaka, vs gibi her türlü kesintinin ve ödemelerin gösterildiği ücret hesap pusulası vermek zorunda olduğu bunun dışında 4857 sayılı yasanın 102/b maddesinde işçinin ücretinden yapılan kesintinin sebebinin işçiye bildirilmemesinin yaptırıma bağlandığı dikkate alındığında işveren yönünden ücret kesintisinin işçiye bildirilmesinin yasal bir yükümlülük ve zorunluluk olduğu, davalı tarafça davacının ücretinden kesinti yapıldığı hususunun birçok kez sorulduğu ve kendisine sözlü olarak bir çok kez ücretten icra kesintisinin yapıldığının bildirilmesine rağmen davalı tarafından düzenlenen bordroların imzasız olması nedeni ile işveren tarafından davacının ücretinden icra sebebi ile kesinti yapıldığı hususunun işçiye 4857 sayılı Yasanın 37. Maddesi kapsamında usulüne uygun olarak bildirilmemiş olması sebebi ile ücretin kanun hükümlerine uygun olarak ödenmiş sayılamayacağı gerekçesi ile davacının iş akdini feshinin haklı sebeplere dayalı olduğu belirtilerek fazla mesai ve ücret alacağının reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin kıdem tazminatına hak kazanacak şekilde sona erip ermediği uyuşmazlık konusudur.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32/4. maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine 4857 sayılı Kanunu’nda, 5953 sayılı Basın İş Kanunu’nun 14. maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sora ödenmelidir.
Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi kanuni yollardan talep etmesi mümkündür.
Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir.
Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı sebebe dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.
İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.
Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin kanun ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödenme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 24/II-e. bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir.
Somut olayda, davacı 22.11.2011 – 15.07.2014 tarihleri arasında davalı iş yerinde dilme makinesi operatörü olarak çalışmış olup 2014 yılı Mayıs ve Haziran aylarında ücretinin eksik ödendiğini Temmuz ayı ücretinin ise hiç ödenmediğini, defalarca işverene ücret kesintisinin sebebini sormasına rağmen kendisine özel bir açıklama yapılmadığını iddia etmiş, davalı ise davacıya maaşına gelen haciz nedeni ile ücretinden kesinti yapıldığı hususunun bildirildiğini, eksik ödeme olmadığını belirtmiştir. Dosya içerisinde yer alan belgeler incelendiğinde … 2. İcra Dairesince davalı iş işyerine davacı hakkındaki maaş haczi müzekkeresinin tebliğ edilerek maaşının ¼ ünün kesilerek dosyaya gönderilmesi gerektiği bildirilmiş ve işverence ilgili tebligat 06/05/2014 tarihinde alındığından 2014 Mayıs ayından itibaren davacının maaşından ¼ oranında kesinti yapılarak dosya hesabına yatırıldığı görülmüştür. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 37. maddesinde, “İşveren işyerinde veya bankaya yaptığı ödemelerde işçiye ücret hesabını gösterir imzalı veya işyerinin özel işaretini taşıyan bir pusula vermek zorundadır. Bu pusulada ödemenin günü ve ilişkin olduğu dönem ile fazla çalışma, hafta tatili, bayram ve genel tatil ücretleri gibi asıl ücrete yapılan her çeşit eklemeler tutarının ve vergi, sigorta primi, avans mahsubu, nafaka ve icra gibi her çeşit kesintilerin ayrı ayrı gösterilmesi gerekir. Bu işlemler damga vergisi ve her çeşit resim ve harçtan muaftır.” şeklinde, aynı yasanın 102/b maddesinde de “ 37 nci maddesine aykırı olarak ücrete ilişkin hesap pusulası düzenlemeyen veya işçi ücretlerinden 38 inci maddeye aykırı olarak ücret kesme cezası veren veya yaptığı ücret kesintisinin sebebini ve hesabını bildirmeyen 52 nci maddedeki belgeyi vermeyen işveren veya işveren vekiline dörtyüzelli Türk Lirası idari para cezası verilir. “ şeklindeki düzenlemenin yer aldığı görülmekle; her ne kadar işverenin ücretten yapılan her türlü kesintiyi de gösterecek şekilde işçiye ücret pusulası vermesi bir zorunluluk ise de bu yükümlülüğe aykırı davranışın yaptırımı idari para cezası olarak yasada düzenlenmiş olduğundan işverenin bu davranışının aynı zamanda işçi açısından haklı fesih sebebi olduğunun kabulüne karar verilmesi aynı davranışa iki defa yaptırım uygulanması sonucunu ortaya çıkaracaktır. Ayrıca dosya içeriğine göre de yapılan kesintilerin icra kesintisi olduğu anlaşıldığından işverence yapılan eksik ücret ödemesi bulunmamakla birlikte fesih tarihi itibari ile Temmuz ayı ücretinin muaccel olmadığı görüldüğünden bu ay ücretinin de ödenmemesinin haklı fesih sebebi sayılamayacağı ve ödenmeyen fazla mesai ücretinin varlığı da ispat edilemediğinden iş akdinin feshinin haklı nedene dayandığının kabulü hatalıdır. Dolayısıyla feshin haklı nedene dayalı olmadığı anlaşılmakla kıdem tazminatının reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.