Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18865 E. 2018/27372 K. 17.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18865
KARAR NO : 2018/27372
KARAR TARİHİ : 17.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalı şirketin …Otoyol Hizmet Tesislerinde benzin satış istasyonunda “benzin pompa görevlisi” olarak çalışırken iş akdinin haksız nedenle işverence feshedildiğini belirterek ödenmediğini iddia ettiği fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili, yıllık izin ve son 1 aylık ücret alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak hafta tatili ücret talebinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Taraflar arasında, davacı işçin fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücretlerinin hesaplanması noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler ulusal bayram genel tatili çalışmaları için de geçerlidir
Somut olayda, davacı 07.10.2003 – 22.12.2011 tarihleri arasında akaryakıt satış görevlisi olarak çalışmış olup hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre davacının 31.12.2009 tarihine kadar 24 saat çalışma 24 saat dinlenme esası ile haftada 3 gün çalıştığı hafta 9 saat, 4 gün çalıştığı hafta 12 saat olmak üzere iki haftalık süreçte 21 saat, haftada ise 10,5 saat fazla mesai yaptığı ve ulusal bayram genel tatillerin ½ sinde çalıştığı , 01.01.2010 dan itibaren ise üçlü vardiya sistemi ile çalışıldığından fazla mesai yapmadığı, dini bayramların 2 günü dışında diğer ulusal bayram ve genel tatillerde çalıştığı tespit edilmiştir. Fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücret talebinin davalı işverene karşı dava açmış bulunan husumetli tanık beyanlarına ve davacının kardeşinin beyanına göre hesaplanması hatalı olmuş ise de davacı tanığı … un temyiz incelemesi yapılarak kesinleşen Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 2014/281 esas sayılı ve davacı tanığı …’in temyiz incelemesi yapılarak kesinleşen Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesinin 2015/1074 esas sayılı emsal nitelikteki dosyalarında da aynı hesaplama yapıldığından fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücret alacağının kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak davalının cevap dilekçesinde zamanaşımı itirazı bulunmadığından hesaplamalar 2003 yılından itibaren yapılmış olup davacı tanıklarından … 2006 yılında, … 2007 yılında ve … ise 2005 yılında işe girdiklerini beyan ettiklerinden bu tanıkların Sosyal Güvenlik Kurumundan hizmet döküm cetvelleri getirtilerek tam olarak hangi süre içerisinde davalı işyerinde davacıyla çalıştığı belirlenerek davacıyla birlikte ortak çalışma dönemi ile sınırlı olarak belirlenen tarih aralıkları için hesaplama yapılmalıdır. Bunun dışında kalan dönemler bakımından, yazılı belge bulunmadığından, davalı tanıkları da çalışma sistemine yönelik beyanda bulunmadıklarından ve davacı tanığı … davacının kardeşi olduğundan beyanlarına itibar edilemeyeceğinden söz konusu dönemler için fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücret alacaklarının ispatlanamadığının kabulü gerekir. Anılan yön gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 17.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.