YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18828
KARAR NO : 2019/40
KARAR TARİHİ : 07.01.2019
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … Mühendislik personeli olarak diğer davalının işyerinde ve bu işverenin emir ve talimatıyla çalıştığını ve 07/12/2012 tarihinde işe girdiğini, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız bir şekilde sonlandırıldığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai, ulusal bayram genel tatil, yıllık izin ve ödenmeyen aylık ücret alacaklarının davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalıların Cevaplarının Özeti:
Davalı … Mühendislik vekili, davacının devamsızlık yaptığını, noter kanalı ile davacıya savunma yapması için ihtarname çekildiğini, davacının ihtarnameye cevap vermediğini ileri sürerek davacının iş sözleşmesinin İş Kanunun 25/II – g maddesi uyarınca haklı olarak feshedildiğini savunmuştur.
Davalı … Yağı ve Sanayi Ticaret A.Ş. vekili, diğer davalı şirket ile aralarında asıl alt işveren ilişkisi bulunmadığını, işten tamamen el çekilerek diğer işverene verildiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalılar vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının hizmet süresi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda Mahkemece davacının 07.12.2012 – 13.10.2014 tarihleri arasında davalılar iş yerinde 1 yıl 10 ay 6 gün süre ile kesintisiz olarak çalıştığı kabul edilmiş ise de Sosyal Güvenlik Kurumu Kayıtları ve hizmet döküm cetveline göre davacının 07.12.2012 – 14.02.2013 tarihleri arasında davalı … Mühendislik Elektrik İnş… Ltd. Şti.’nde, 18.02.2013 – 12.03.2013 tarihleri arasında 1049311 sicil numaralı Murtezaoğlu İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ de, 31.05.2013 – 13.10.2014 tarihleri arasında da yine davalı … Mühendislik Elektrik İnş. T…Ltd. Şti.’ nde çalışmalarının bildirildiği ve davacının el yazılı ve imzalı 14.02.2013 tarihli istifa dilekçesinde özel sebeplerden dolayı işten ayrılmak istediğini bildirdiği görülmüştür. Dosya içerisinde yer alan 14.02.2013 tarihli istifa dilekçesi ile davacının 18.02.2013 – 12.03.2013 tarihleri arasında davalı işverenler dışında başka bir iş yerinde çalışmasının olduğu hususları değerlendirilmeden karar verilmiştir.
Mahkemece öncelikle hizmet döküm cetvelinde davacının 18.02.2013 – 12.03.2013 tarihleri arasında çalışmasının bildirildiği … İnş. San. ve Tic. Aş. ile davalı işverenler arasında hukuki ilişki ve aralarında organik bağ olup olmadığı araştırılmalı, ilgili tüm ticaret sicil kayıtları getirtilmeli sonucuna göre davalı işverenler ile bağlantılı bir şirket olduğu anlaşılır ise istifa dilekçesine değer verilmemeli ve davacının Sosyal Güvenlik Kurumu Kayıtlarında gözüken sürelerde davalılar yanında çalıştığı kabul edilerek hizmet süresi belirlenmeli, dava dışı bahsi geçen şirketin davalı işverenlerden ayrı, bağımsız bir şirket olduğu anlaşılır ise 14.02.2013 tarihli istifa dilekçesine değer verilerek ilk dönem çalışmanın istifa ile sona erdiği kabul edilmeli ve bu dönem kıdem tazminatı hesabına dahil edilmemelidir. Anılan yönler düşünülmeden eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
3- 4857 Sayılı İş Kanununun 37. maddesine göre, işçiye ücretin elden ya da banka kanalıyla ödenmesi durumunda, ücret hesabını gösteren imzalı ve işyerinin özel işaretini taşıyan “ücret hesap pusulası” verilmesi zorunludur.
Uygulamada çoğunlukla “ücret bordrosu” adı altında belgeler düzenlenmekte ve periyodik ödemelerde işçinin imzası alınmaktadır. Banka aracılığı ile yapılan ödemelerde banka kayıtları da ödemeyi gösteren belge niteliğindedir.
Ücretin ödendiğinin ispatı işverene aittir. Bu konuda işçinin imzasını taşıyan bir ödeme belgesi yeterli ise de, para borcu olan ücretin ödendiğinin tanıkla ispatı mümkün değildir.
4857 Sayılı Yasanın 32. maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şeklinde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde ödemeler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.
Somut olayda, davacı aylık ücret alacaklarının bazı aylar hiç ödenmediğini bazı aylar ise eksik ödendiğini ileri sürmüş, davalılar bu iddiayı kabul etmemiştir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının banka hesap kayıtlarına göre davacıya en son Temmuz ayına ait ücret ödemesi yapıldığı bu nedenle 2014 Ağustos, Eylül ve Ekim ayı ücretlerinin ödenmediğinin anlaşıldığı gerekçesi ile bu üç ay için hesaplama yapılmış ve Mahkemece hesaplanan miktar hüküm altına alınmış ise de davalı işverenler tarafından yargılama sırasında dosyaya sunulan davacıya ait … ve Yapı Kredi Bankası hesap dökümleri ile ödemelere ilişkin sunulan dekontlar incelendiğinde Temmuz ayına ilişkin yapılan ödemeden sonra da yapılan maaş ödemelerinin olduğu ve bu ödemelerin ise dikkate alınmadığı anlaşıldığından ilgili ödeme miktarları dikkate alınarak hesaplama yapılmalı ve sonucuna göre davacının ödenmeyen ücret alacağı olup olmadığının tespiti gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
4- Taraflar arasında davacının ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarına hak kazanıp kazanamadığı uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını ve ulusal bayram genel tatil günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışmasının bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışması olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, Mahkemece davacının fazla mesai ve ulusal bayram genel tatil ücret talebi değerlendirilirken; dinlenen davacı tanık beyanlarının ifadesi dikkate alınarak ulusal bayram genel tatil ücret alacağı kabul edilmiş ve ayda iki hafta haftada yarım saat fazla mesai yaptığı tespit edilerek söz konusu alacaklara hak kazandığı kabul edilmiştir.
Mahkemece davacı tanık beyanları dikkate alınarak hüküm kurulduğu anlaşılmış ise de, tanıklar ile davalı işverenin husumetli olduğu ve çıkacak karardan kendilerinin de menfaat sağlayacak durumda olduğu görülmektedir. Dinlenen davalı tanık beyanlarına göre yapılan fazla mesai hesabında isabetsizlik bulunmamakta ise de, dosya kapsamında söz konusu alacağa dair tanık beyanı dışında, yazılı belge de bulunmadığından ulusal bayram ve genel tatil ücret talebinin reddi gerekmektedir.
5- Davacının yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığı konusu taraflar arasında ihtilaf konusudur.
4857 Sayılı İş Kanunu’nun 59.maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
Somut olayda hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının bir yıllık kıdemine karşılık 14 gün yıllık izin ücretine hak kazandığı ancak bu iznin kullandırıldığı veya ödendiği noktasında işverence belge sunulmadığı gerekçesi ile hesaplama yapılmış ise de işverence sunulan ücret bordroları incelendiğinde davacının son bordrosu olan 2014 Ekim ayı bordrosunda yıllık izin ücreti tahakkuk ettirildiği ve banka hesap kayıtlarına göre de ödemenin yapıldığı görüldüğünden yapılan ödemenin yıllık izin hesabında dikkate alınmaması hususu da ayrıca hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının isteği halinde ilgililere iadesine, 07.01.2019 gününde oybirliği ile karar verildi.