Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18672 E. 2018/26240 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18672
KARAR NO : 2018/26240
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı, davalı iş yerinde emekli olduğu tarihe kadar çalıştığını belirterek ödenmeyen fazla çalışma ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı, zamanaşımı def’inde bulunduklarını, iş yerinde fazla çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı süresi içerisinde taraf vekilleri temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Davacı işçinin fazla çalışma ücretinin hesabı da taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına göre davacının tanıklarla birlikte çalıştığı 2010-2011 dönemi için haftanın 5 günü 09:00-21:00 saatleri arasında 1,5 saat ara dinlenme ile çalıştığı kabul edilerek haftalık 7,5 saat fazla çalışması olabileceği değerlendirilerek hesaplama yapılmıştır. cumartesi çalışmasına dair tanık beyanları da dikkate alınmamıştır. Davacıya ait bilgisayar açılış kapanış sistem kayıtları (log kayıtları) ve davacının cumartesi-pazar çalışmalarına ait emniyet müdürlüğü kayıtları da celbedilmemiştir. Ayrıca banka içi talimat niteliği taşıyan ve cumartesi çalışılmasına dair kayıtlar ile banka güvenlik defteri de ibraz edilmemiştir. Ayrıca davalı taraf aylık 270 saate kadar fazla çalışmanın ücrete dahil olduğunu bu nedenle fazla çalışma yapmadığını, 270 saati aşan çalışma karşılığının da ödendiğini iddia etmişse de dosyada bu yönde bir kayıt bulunmamaktadır. Davacıyla yapılan iş sözleşmesinde yasal sınırlar içerisindeki fazla çalışmanın ücret içerisinde olduğuna dair hüküm yoktur. Bu yöndeki kabulün ne olduğunun (davacı tarafça imzalı insan kaynakları yönetmeliği) davalı tarafça ispatlanması durumunda yıllık 270 saat kuralı dikkate alınabileceği halde dosyada böyle bir kayıt da bulunmadığı halde yapılan mahsup hatalı olmuştur. Yine davalı tarafça dosyaya ibraz edilen 2011-2013 yıllarını kapsayan fazla çalışma kaydında 270 saati aşan ve toplam fazla çalışma süresine yer verildiğinden 270 saat kuralı bertaraf edildiğinde toplam çizelgedeki saatlerin davalının kendisini bağlayan beyanı olduğu kabul edilerek tüm kayıtların celbi ile tanık beyanları da birlikte değerlendirilerek davacının fazla çalışma alacağının hesaplanması gerekirken eksik inceleme ile hesaplama yapılması hatalı olmuştur.
Kabule göre de davacı dava dilekçesinde alacağa temerrüt tarihinden itibaren faiz işletilmesini talep ettiği halde temerrüt ihtarında miktar belirtilmediği gerekçesiyle (miktar var ise zaten bu miktar için temerrüt tarihinden miktar yok ise hesaplanan tüm alacak yönünden temerrüt gerçekleşeceğinden) dava ve ıslah tarihlerinden faiz işletilmesi de isabetsiz olmuştur.
Ayrıca davalı işverence fazla mesai bordrosunda 4.472,62 brüt (3.231.06 TL net) ödendiği iddia edildiği halde bu yönde banka kaydı olup olmadığı araştırılmamıştır. Banka ödemesi varsa mahsup edilmesi gerekir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.