Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18612 E. 2018/26144 K. 04.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18612
KARAR NO : 2018/26144
KARAR TARİHİ : 04.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 03.06.2008-18.08.2013 tarihleri arasında paketlemeci olarak çalıştığını, işyerinde cumartesi günü de dahil olmak üzere 14 saatlik çift vardiya şeklinde çalışıldığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir sebep olmadan feshedildiğini ileri sürerek, kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın 12.09.2009 tarihinde işyerinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesinin işverence haklı sebeple feshedildiğini, işyerinde üçlü vardiya sistemine göre çalışıldığını, resmi tatil ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
HMK’nın 297. maddesinde, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta kararın gerekçesinde; davacının iddiası ile davalının savunması özetlendikten sonra, “iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiği feshin haklı nedenle yapıldığına kıdem ihbar tazminatının ödendiğine ilişkin dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmadığı, bilirkişi raporuna itibar edildiği” ifade edilerek raporda hesaplanan alacak miktarları karara yazılmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda feshe yönelik herhangi bir değerlendirme bulunmamaktadır. Şu halde, mahkemece dosya kapsamında bulunan devamsızlık tutanakları, iş göremezlik belgesi ve diğer tüm belgeler ile tanık anlatımları konusunda olumlu veya olumsuz bir değerlendirme yapılmadan, bir diğer ifade ile deliller tartışılmadan sadece bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu belirtilerek hüküm kurulması hatalıdır. Yukarıda ifade edilen yasal düzenlemeler dikkate alınmadan, yazılı şekilde gerekçesiz olarak karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma ile ulusal bayram ve genel tatil çalışma ücretlerine hak kazanıp kazanmadığı hususu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Öte yandan, yukarıda fazla çalışmanın ispatı konusunda anlatılan ilkeler, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmalar açısından da geçerlidir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece davacı tanığının beyanına itibar edilerek düzenlenen bilirkişi raporu doğrultusunda davacının fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücretleri hüküm altına alınmıştır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının iki vardiya esasına göre günde 12 saat çalıştığı, ayrıca ulusal bayram ve genel tatil günlerinde de çalıştığı kabul edilmiştir. Dosya kapsamına göre beyanına itibar edilen davacı …, davacı ile aynı işyerinde üç ay birlikte çalışmıştır. Ayrıca tanık, işyerinde paketlemeci olarak çalışan davacının makine bakımcısı olduğunu ifade etmiş olup, tanığın davacının çalışma düzenine ilişkin bilgisinin yeterli ve doğru olmadığı anlaşılmaktadır. Hal böyle iken mahkemece davacı tanığının anlatımına itibar edilerek sonuca gidilmesi yerinde değildir. Bu itibarla, davalı tanıklarının anlatımları doğrultusunda tüm dosya kapsamı yeniden birlikte ele alınarak, davacının fazla çalışma ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacağı bulunup bulunmadığı konusunda bir sonuca varılmalıdır. Mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 04.12.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.