Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/185 E. 2020/7587 K. 24.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/185
KARAR NO : 2020/7587
KARAR TARİHİ : 24.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işyerinde kapıcı-kaloriferci olarak 15.10.2007-31.07.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız ve ihbar sürelerine uyulmaksızın feshedildiğini, işyerinde 4 Blok ve 46 daire bulunduğunu, her bir bloğun arasında metrelerce mesafe bulunduğunu, müvekkilinin haftanın yedi günü, ulusal bayram ve genel tatil günleri dahil kış aylarında 04.00-24.00, yaz aylarında 06.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını, kışları yağan karların temizliği, yazları ise bahçe ve çevre temizliği de yaptığını, kışları ayrıca iki adet kazanın yakılması görevinin de müvekkili tarafından yerine getirildiğini, tüm bu işlerin belirttilen saatler içerisinde yerine getirildiğini ancak fazla çalışmalarının karşılığının işvernece ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, davacının iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının belirtilen şekilde çalışmasının olmadığını, talep konusu alacaklara hak kazanamadığını ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2- Taraflar arasında davacının fazla çalışma yapıp yapmadığı, hafta tatili ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışması bulunup bulunmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Aynı ilkeler, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının ispatı bakımından da geçerlidir.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde, işyerinde 4 Blok ve 46 daire bulunduğunu, her bir bloğun arasında metrelerce mesafe bulunduğunu, haftanın yedi günü, ulusal bayram ve genel tatil günleri dahil kış aylarında 04.00-24.00, yaz aylarında 06.00-20.00 saatleri arasında çalıştığını, kışları ayrıca iki adet kazanın yakılması görevini de yerine getirdiğini, kışları yağan karların temizliği, yazları ise bahçe ve çevre temizliği de yaptığını, su tesisinin yalnızca bir blokta bulunduğunu, diğer blokların temizliği için su ve temizlik malzemelerinin taşımak zorunda olduğunu, dolayısıyla kapıcı-kaloriferci olarak çalıştığı işyerinde fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarına hak kazandığını ileri sürmüştür. Davalı ise cevap dilekçesinde, davacının günlük en fazla 2 saat çalıştığını, kış dönemlerinde sabah ve akşamüzeri kazanın yakılması nedeniyle en fazla 3 saat çalışması olduğunu, bunun haricinde çalışmadığını, ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmaya ara verip izin kullandığını, hafta içerisinde çalıştığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, tanık beyanlarına göre davacının haftanın yedi günü, tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, kaloriferlerin yakıldığı 15 Ekim-15 Mayıs tarihleri arasında 04.00-10.00 ve 16.00-22.00 saatleri arasında günlük 12 saat çalışma yaptığı, 2 saat ara dinlenmesi kullandığı kabul edilerek haftalık 17,5 saat fazla çalışma yaptığı, yaz aylarında fazla çalışmasının bulunmadığı kabulü ile fazla çalışma ücreti alacağı hesaplanmıştır. Ancak davacının kalorifer yakımı, temizlik ve bahçe düzenleme işlerini yaptığı, servise çıkma durumunun söz konusu olmadığı, ayrıca davalının da kabulünde olduğu ve sosyal güvenlik kurumu kayıtlarında görüldüğü üzere, çalışma süresi boyunca düzenli şekilde başka bir işveren nezdinde de çalışmasının bulunduğu anlaşılmakla, fazla çalışma ücreti alacağının reddi gerekirken kabulü hatalıdır.
Öte yandan, yapılan işin niteliği dikkate alındığında yalnızca kaloriferlerin yakıldığı 15 Ekim-15 Mayıs tarihleri arasındaki hafta tatillerinde ve ulusal bayram, genel tatillerde çalışması bulunduğu kabul edilmesi gerekirken, tüm çalışma dönemi boyunca hafta tatillerde, ulusal bayram ve genel tatillerde çalışma yaptığının kabul edilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.