Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18494 E. 2018/25307 K. 26.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18494
KARAR NO : 2018/25307
KARAR TARİHİ : 26.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalı işyerinde 01.10.2000 tarihinde çalışmaya başladığını ve iş akdinin haksız olarak feshedildiği 30.06.2010 tarihine kadar devam ettiğini, davacının ödenmeyen kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, hafta tatili, genel tatil ücerit, fazla mesai ve yıllık izin ücreti alacağının tahsili için … 1. İş Mahkemesine fazlaya dair hakların saklı kalması kaydıyla dava açıldığını, mahkemenin 10.06.2015 tarihli kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, karara dayanak alınan bilirkişi raporuna göre ilk davada taleple bağlılık ilkesi gereğince hükmedilen tutarların tenzilinden sonra bakiye alacak kalemlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu :
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının yıllık izin alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.
Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı sebeplerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Somut olayda, davacının eldeki davadan önce aynı taleplere ilişkin dava açtığı, söz konusu davanın Mahkemenin, 10.06.2015 tarihli kararı ile kısmen kabulüne karar verildiği, eldeki davada ise Mahkemece, ilk dava dosyasında karara dayanak alınan bilirkişi raporuna göre, taleple bağlılık ilkesi gereğince hükmedilen tutarların mahsubundan sonra bakiye alacak kalemlerinin hüküm altına alındığı, davalı tarafça cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı defininin dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir. Bu nedenle ek davada dava konusu yapılan miktar için ileri sürülen zamanaşımı definin değerlendirilmesi gerekmektedir. Fesih tarihi 30.06.2010 olduğuna göre yıllık izin alacakları için zamanaşımı süresi olan 5 yıl 13.07.2015 (dava tarihi) itibariyle geçmiş bulunmaktadır. Bu doğrultuda, Mahkemece, yıllık izin alacağı talebinin zamanaşımı nedeniyle reddi gerekirken kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 26.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.