Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18400 E. 2018/25870 K. 03.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18400
KARAR NO : 2018/25870
KARAR TARİHİ : 03.12.2018

MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının, davalıya ait işyerinde 02/09/2010 tarihinde iç kazı tahkimat ustası olarak çalışmaya başladığını, davacının yıllık izin kullandırılmaması, ulusal bayram genel tatil ve bazı hafta tatili günlerinde çalışmasına karşılık ücretlerinin ödenmemesi, ayrıca işveren vekilinin hakareti nedeniyle kişilik haklarına saldırı sonucu iş akdini haklı olarak feshettiğini iddia ederek kıdem tazminatı ile hafta tatili, ulusal bayram genel tatil ve yıllık izin ücret alacaklarının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının mazeretsiz olarak iki gün işe gelmemesi nedeniyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, davacı tarafın işveren vekili olduğunu ileri sürdüğü şahsın işveren sıfatının bulunmadığını ayrıca davacının imzasını taşıyan puantaj cetvellerinden de anlaşılacağı üzere ulusal bayram genel tatil ve hafta tatili günlerinde işyerinde çalışma olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davacının işçilik alacaklarını alamadığı için iş akdini haklı olarak feshettiği gerekçesi ile kıdem tazminatı isteme hakkı olduğu, hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil ücret alacak taleplerinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Taraflar arasındaki uyuşmazlık, işçinin iş akdini feshinin haklı olup olmadığı noktasındadır.
İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. Ücreti ödenmeyen işçinin, bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür. Ücreti ödenmeyen işçinin, haklı sebebe dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’ nun 24. maddesinin (II) numaralı bendinin (e) alt bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, prim, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların ödenmemesi durumunda da işçinin haklı fesih imkânı bulunmaktadır
Davacı işçi, 24.03.2014 tarihli ihtarnamesi ile 19.03.2014 tarihinde işveren vekili bildiği maden ocağı şefi … tarafından hakarete uğradığını, patronada şifahi olarak ilettiğini, gururunun ciddi manada kırıldığını, ulusal bayram genel tatil ücretlerinin ödenmediğini, yıllık izinlerini kullanmadığını ve ücretini de alamadığını bu nedenlerle iş akdini haklı nedenle feshettiğini iddia etmektedir. Mahkemece davacının ücret alacakları ödenmediği gerekçesi ile iş akdini haklı nedenle feshettiği kabul edilmiş ise de hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının hafta tatili ve ulusal bayram genel tatil günlerinde iş yerinde çalışmadığı puantaj kayıtlarına göre tespit edildiğinden bu talepler ret edilmiş olup davacının ödenmeyen ücret alacağı bulunmamaktadır. İşçi tarafından kullanılmayan izin süresi ise fesihle birlikte alacağa dönüştüğünden ödenmeyen yıllık izin ücret alacağının bulunması davacıya haklı fesih imkanı tanımaz. Ancak davacı fesih ihtarnamesinde işveren vekili olarak bildiği … tarafından sinkaflı şekilde hakarete uğradığını belirtmiş olup davacının bu iddiası yönünde Mahkemece bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle davacının haklı fesih sebepleri arasında yer alan hakaret iddiası ile ilgili ceza dosyası içeriği ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirilerek ve davacının dava dışı … ‘ in işveren vekili olduğu iddiası ile ilgili gerekirse tanıklarda yeniden dinlenerek davacının iş akdini haklı nedenle feshedip etmediği araştırılarak davacının kıdem tazminatı talebi hakkında bir karar verilmeli iken bu hususlar düşünülmeden eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir.
3- Taraflar arasında hüküm altına alınan yıllık izin ücretine uygulanan faiz başlangıç tarihi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı dava tarihinden önce davaya konu alacaklarının ödenmesi için davalı işverene 24/03/2014 tarihli ihtarname göndererek 10 gün içerisinde alacaklarının ödenmesini talep etmiş ve bu ihtarname davalı yana 27/03/2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup tebliğ tarihinden itibaren davalı işverenin 10 gün sonra temerrüde düştüğü gözetilmeden Mahkemece yıllık izin ücretine ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 27/03/2014 tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmesi hatalıdır.
4- Dava konusu yıllık izin ücreti alacağı net olarak hüküm altına alınmış olup; gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80. maddesi uygulaması açısından, söz konusu alacak prime esas kazançlar içerisinde olup, alacağın net miktarının hesaplanmasında, sigorta primi ve işsizlik primi kesintisi yapılması gerektiğinin düşünülmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5- Taraflar arasında işçiye ödenen aylık ücretin miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Çalışma hayatında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek, ilgili işçi ve işveren kuruluşları ile Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Temyize konu davada, davacı, davalı işverene ait maden ocağında yer altında usta olarak çalışmış olup ayda net 1.350,00 TL ücretle çalıştığını iddia etmiş, davalı taraf davacının asgari ücretle çalıştığını savunmuş, dosya kapsamında dinlenen davacı tanığı davacının iş yerinden ayrılmadan önce 1.350,00 TL ücret aldığını, davalı tanıklarından ikisi davacının asgari ücret seviyesinde çalıştığını diğeri ise davacının işten ayrılmadan önce 930,00 TL ücret aldığını beyan etmiştir. Dosya içerisinde ücret bordroları yer almamakla birlikte hizmet döküm cetvelinde en son brüt 1.142,00 TL’ den bildirim yapıldığı ve dönemin asgari ücretinin brüt 1.071,00 TL net 846,00 TL olduğu görülmüş ve Mahkemece davacının net 1.350,00 TL ücretle çalıştığının kabulü ile hüküm kurulmuş ise de emsal ücret araştırması yapılmadan davacının net 1.350,00 TL çalıştığının kabulü yerinde olmamıştır. Bu nedenle ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından ve meslek odası başkanlığından ve Türkiye İstatistik Kurumu Başkanlığı internet sitesinde bulunan “Kazanç bilgisi sorgulama” ekranından emsal işçi ücretinin ne olabileceği araştırılmalı ve tanık beyanları da dahil tüm deliller birlikte değerlendirilerek ücret belirlenip bilirkişiden ek rapor alınarak davacının hak ettiği işçilik alacakları belirlenen ücrete göre hesaplatılarak sonuca gidilmelidir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması hatalı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 03.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.