Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18271 E. 2019/14976 K. 03.07.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18271
KARAR NO : 2019/14976
KARAR TARİHİ : 03.07.2019

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi dahili davalılar … ile Koski Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının (kapanan) … nezdinde çalıştığını, çalışma dönemi boyunca yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar da dahil olmak üzere bir kısım işçilik alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kullandırılmayan yıllık ücretli izin alacaklarının tespiti ile ücret, ilave tediye, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan bir kısım alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalılar vekilleri, husumet itirazında bulunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde dahili davalılar … ve … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; dahili davalılar … ve KOSKİ’nin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında davada yasal hasımın kim olduğu bir başka deyişle yargılama aşamasında davacının çalıştığı belediyenin kapatılması üzerine husumetin kime yöneltilmesi gerektiği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacı … Belediyesinde çalışmakta iken, işçilik alacaklarının tahsili amacıyla ilgili Belediyeyi taraf göstererek dava açmış olup, yargılama esnasında ilgili Belediye’nin kapatılması üzerine uyuşmazlık Yunak Belediyesine ve Koski’ye yöneltilmiştir. Mahkemece, 6360 sayılı Kanun 1. maddesi, 2. maddesi ve geçici 1. madde/(13) bendi gereğince davalı … Belediyesinin kanunen sorumlu olduğu; Konya Valiliği İl Mahalli İdareler Müdürlüğünce gönderilen 20/01/2015 tarih ve 13275108-349-976 sayılı cevabi yazıda bildirildiği üzere davacının 31/10/2013 tarih ve 2014/222 sayılı karar ile Koski Genel Müdürlüğü’ne nakledildiği gerekçesiyle çalışmaya devam ettiği Koski’nin de ilgili komisyon kararı ve hakkaniyet ilkesi gereğince müşterek sorumlu olduğu yönünde hüküm kurulmuştur. Ne var ki, varılan sonuç dosya içeriği ile örtüşmemektedir.
Dosya içerisinde bulunan 31.3.2014 tarihli Devir ve Tasfiye Komisyonu kararına göre, kapatılan belediye personelinin mevcut ikramiye ve maaş alacaklarından personel dağılımına göre Büyükşehir belediyesi ve Koski’nin sorumlu olacağı belirlenmiş olup işçilerden bir kısmı Büyükşehir Belediyesine bir kısmı ise Koski’ye devredilmiştir. Davacının bu karara göre 6360 Sayılı Yasa uyarınca davalı Koski’ye devredildiği görülmektedir. Dava, Kuzören belediyesi kapatılmadan önce doğan alacakların istemine ilişkin olup davacı çalıştığı belediyenin kapatılması üzerine komisyon kararı ile Koski’ye devredildiğine ve ücret ve ikramiye alacağından davalı Koski sorumlu tutulduğuna göre, dava tarihine kadar doğmuş bulunan diğer alacaklardan da davalı Koski’nin sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Açıklanan nedenle Yunak Belediyesi’ne husumet yöneltilmesi hatalı olduğu gibi davalı Koski’nin davacının fiilen kendisinde çalışmadan istihdam fazlası olması nedeniyle MEB’e nakledildiği bu nedenle husumetin MEB’e yöneltilmesi gerektiği savunmasına da itibar edilmemiştir.
Mahkemece, hüküm altına alınan alacaklardan davalı Koski’nin tek başına sorumlu olduğunun kabulü yerine yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıp çalışmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen ulusal bayram ve genel tatil günü çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Ulusal bayram ve genel tatil günlerinde yapılan çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, bu çalışmaların yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
Somut olayda, davacı tüm çalışma döneminde genel tatil günleri ile dini bayramların birinci günlerinde ve milli bayramların tamamında çalıştığını iddia etmiş olup, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacı beyanı dışında başkaca bir delil olmadığı belirtilmiş olmasına rağmen, salt davacı beyanı doğrultusunda ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışıldığı kabul edilmek suretiyle hesaplama yapılmıştır. Dosyada davacının genel tatil çalışması iddiasını kanıtlayan başka bir delil bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, davacının ulusal bayram ve genel tatil alacağı talebinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup, kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
4-Taraflar arasında davacının ilave tediye, ikramiye ve toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklarının ödenip ödenmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı tarafından talep konusu alacakların ödenmediği ileri sürülmüş olup ilgili alacakların ödendiği ödeme belgelerinin dikkate alınmadığı savunulmuştur. Dosya kapsamında davalı yanca ibraz edilen tahakkuk müzekkereleri, verile emir suretleri, Ziraat Bankasına istinaden yazılan havale emirleri, ikramiye alacakları listesi ile ödeme tablosu suretleri yer almaktadır. Söz konusu verilen emir suretlerinin bir kısmında ödemelerin mutemet eliyle yapıldığı yazılıdır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu belgelerin değerlendirmeye alındığı ödendiğinin kabulü halinde mahsubu gerekeceğinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece ödeme yapılmadığı kabul edilerek sonuca gidilmiştir.
Mahkeme kararından sonra 10.07.2015 tarihli dilekçe ile davacı vekili Av. …, davada 69.982,17 TL ücret alacağı tespit edilmiş olup hüküm altına alınan 16.422,36 TL düşüldükten sonra 53.559,81 TL alacağa ilişkin saklı tutulan dava açma hakkından feragat ettiklerini, hüküm dışında tüm taleplerinden feragat ettiklerini ve dava açmayacaklarını belirtmiş olup vekaletnamesinde feragat yetkisi olduğu görülmektedir.
Açıklanan nedenler ile, hesaplama konusu dönem ilişkin ödeme belgelerinin tamamının asılları kapsama alınarak, mutemet eliyle yapıldığı belirtilen dönemler bakımından davacı isticvap edilerek sorulmak suretiyle ve de davacıya ait banka kayıtları da celp edilmek suretiyle ödemelerin yapılıp yapılmadığının araştırılması ve davacı vekilinin feragat dilekçesinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.
Kapsamda bulunan kayıtlar ile diğer deliller bir bütün halinde değerlendirilmek suretiyle, davacının ilgili alacaklara hak kazanıp kazanmadığının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
5-Öte yandan kabule göre de, davacı tarafından dava dilekçesinde ilave tediye dışında kalan diğer talep konusu alacaklar bakımından bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı talep edilmiş olup, davacı tarafından ibraz edilen 19/11/2014 tarihli ıslah dilekçesinde yasal faiz talep edilmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan ilave tediye dışındaki alacaklar bakımından yürütülmesi gereken faiz türü en yüksek mevduat faizi olmasına karşın davacının ıslah dilekçesindeki talebi yasal faiz olduğundan, taleple bağlılık ilkesi gereği bu alacaklara ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından, ”ıslah tarihinden itibaren yüksek mevduat faizini aşmamak üzere yasal faiz” uygulanması gerektiğinin düşünülmemesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 03.07.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.