Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/18085 E. 2018/27175 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/18085
KARAR NO : 2018/27175
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, davacının iş sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini, davacının her gün sabah saat 07:00 akşam 19:30-20:00 saatleri arasında ara dinlenme yapmaksızın çalıştığını, bu çalışma biçiminin haftanın altı günü ve hafta tatili, bayram ve genel tatil günlerinde de aynı şekilde sürdüğünü ve davacının hiç yıllık izin kullanamadığını,işine son verildiğinde davacıya kıdem ve ihbar tazminatının eksik ödendiğini, fazla mesai ve yıllık ücretli izin alacağının ise ödenmediğini belirterek kıdem ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığından dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğini, zamanaşımı definde bulunduklarını, davacıya ihbar ve kıdem tazminatının ödendiğini ve davacının davalıyı ibra ettiğini, davacıya yıllık izinlerinin kullandırıldığını,fazla mesai ücretinin ödendiğini ve bordroların davacı tarafından ihtirazi kayıt ileri sürülmeden imzalandığını, davacının sözleşme veya yasadan doğan ikramiye ve teşvik primi alacağının bulunmadığnı belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı … …. A.Ş.’ye husumet yöneltilip yöneltilemeyeceği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davalı … …. A.Ş’nin şirket ana sözleşmesinde ortaklarından en büyük hisse sahibinin diğer davalı … İnş. San. Tic. A.Ş. olduğu, ayrıca ana sözleşmenin 3. maddesinde “kendi hidroenerji tesisleri kurulması, bu tesislerin montajı, işletmeye alınması, bakım ve servis hizmetlerinin yapılması” işlerinin şirketin amaç ve iştigal konuları arasında sayıldığı görülmektedir. Davalı şirketin kendisi tarafından yapılacak bir işi anahtar teslimi olarak başka bir tüzel kişiye ihale ettiğinin kabulü dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Bu nedenle davalı … …. A.Ş.’nin asıl işveren ve … İnşaat …Tic. A.Ş’nin alt işveren olarak davacıyı çalıştırdıkları kabul edilerek alacaklardan müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken, davalı … …. A.Ş. hakkındaki davanın husumetten reddi hatalıdır.
3-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Ücret bordrolarına ilişkin kurallar burada da geçerlidir. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille yapılabilir. Bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda, işçinin bordroda belirtilenden daha fazla çalışmayı yazılı belge ile kanıtlaması gerekir. İşçiye bordro imzalatılmadığı halde, fazla çalışma ücreti tahakkuklarını da içeren her ay değişik miktarlarda ücret ödemelerinin banka kanalıyla yapılması durumunda, ihtirazi kayıt ileri sürülmemiş olması, ödenenin üzerinde fazla çalışma yapıldığının yazılı delille ispatlanması gerektiği sonucunu doğurmaktadır.
Somut olayda, davacı dava dilekçesinde sabah saat 07:00’de işbaşı yaptığını bildirmesine rağmen Mahkemece, davacının talebini de aşar şekilde, sabah işveren tarafından sosyal yardım olarak sağlanan ve 4857 sayılı Yasanın 66/b bendine göre çalışma süresinden sayılmasına yasal imkan bulunmayan serviste geçen süreleri de kapsayan fazla mesai hesabının hükme esas alınması isabetsizdir. Ayrıca imzalı bordolarda tahakkuk olan aylar yönünden, bu aylar dışlanmak suretiyle hesaplama yapılması gerekirken ödenen miktarın mahsubu suretiyle alacak hesabı yapan bilirkişi raporunun esas alınmış olması da bozma nedenidir.
4-Davacının çıplak ücretinin ne kadar olduğu taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
İş sözleşmesinde açıkça işçinin günlük yevmiyesi ve buna eklenen yol ve yemek giderleri belirtilerek ücret kararlaştırılmış ve yol ile yemek dahil ücretin kıdem tazminatı hesabına esas ücret olduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, bilirkişinin sadece bordrolaştırma usulünün yanlış olduğundan bahisle bu giydirilmiş ücretin fazla mesai alacağının hesaplanmış olması hatalıdır. Sözleşmede belirlenen çıplak ücretin, hesaplamaya esas alınması gereklidir. Ayrıca kıdem ve ihbar tazminatı hesabında da, sözleşmede belirlenen ve kıdem tazminatına esas giydirilmiş ücret olduğu belirtilen ücrete göre hesaplanması, yeniden bir yemek ve yol ücretinin eklenmemesi gerektiği hususu da gözden kaçırılmamalıdır.
5-Davacının yıllık izin alacağı bulunup bulunmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1 yıl 10 ay 11 gün hizmet süresi olmasına rağmen yıllık izin alacağı iki yıl üzerinden hesaplanmıştır. Davacının çalışma süresine göre bir yıl yıllık izin alacağına hak kazandığı, dosyadaki yıllık izin belgesine göre de bu iznini kullandığı anlaşıldığından yıllık izin alacağı talebinin reddi gerekli iken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
6-Davacı işçinin hafta tatili çalışması yapıp yapmadığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Hafta tatilinde çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. Hafta tatili çalışmasının ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, hafta tatili çalışmasının yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların, tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir.
Somut olayda, davalı tarafça dosyaya sunulmuş aylık puantaj belgelerinden her hafta bir gün izin kullanıldığının kayıtlı olduğu, davacı işçinin ilgili kayıtlarda imzası bulunduğu ve yargılamada imza inkarının ileri sürülmediği anlaşılmaktadır. Yazılı delil niteliğindeki puantaj kayıtlarının aksini ispatlayabilecek nitelikte başka bir yazılı kayıt davacı tarafça sunulmamakla hafta tatili isteminin reddi gerekirken kabulü hatalı olmuştur.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 13.12.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi