Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/17546 E. 2018/24419 K. 14.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/17546
KARAR NO : 2018/24419
KARAR TARİHİ : 14.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, yapılan yargılama sonucunda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasında davacının aylık ücret miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nda 32. maddenin ilk fıkrasında, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır.
Ücret kural olarak dönemsel (periyodik) bir ödemedir. Kanunun kabul ettiği sınırlar içinde tarafların sözleşme ile tespit ettiği belirli ve sabit aralıklı zaman dilimlerine, dönemlere uyularak ödenmelidir. Yukarıda değinilen Yasa maddesinde bu süre en çok bir ay olarak belirtilmiştir.
İş sözleşmesinin tarafları, asgarî ücretin altında kalmamak kaydıyla sözleşme özgürlüğü çerçevesinde ücretin miktarını serbestçe kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinde ücretin miktarının açıkça belirtilmemiş olması, taraflar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığı anlamına gelmez. Böyle bir durumda dahi ücret, Borçlar Kanun’un 323. maddesinin ikinci fıkrasına göre tespit olunmalıdır. İş sözleşmesinde ücretin kararlaştırılmadığı hallerde ücretin miktarı, işçinin kişisel özellikleri, işyerindeki ya da meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, iş sözleşmesinin türü, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde ya da başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler göz önünde tutularak belirlenir.
Çalışma yaşamında daha az vergi ya da sigorta primi ödenmesi amacıyla zaman zaman, iş sözleşmesi veya ücret bordrolarında gösterilen ücretlerin gerçeği yansıtmadığı görülmektedir. Bu durumda gerçek ücretin tespiti önem kazanır. İşçinin kıdemi, meslek unvanı, fiilen yaptığı iş, işyerinin özellikleri ve emsal işçilere ödenen ücretler gibi hususlar dikkate alındığında imzalı bordrolarda yer alan ücretin gerçeği yansıtmadığı şüphesi ortaya çıktığında, bu konuda tanık beyanları gözetilmeli ve işçinin meslekte geçirdiği süre, işyerinde çalıştığı tarihler, meslek unvanı ve fiilen yaptığı iş bildirilerek sendikalarla, ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından emsal ücretin ne olabileceği araştırılmalı ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir sonuca gidilmelidir.
Somut olayda, davacı şoförlerin sevk ve idaresinden sorumlu servis yöneticisi olduğunu, en son net ücretinin 1.400,00 TL olduğunu, tüm yıllarda net asgari ücretin iki katına tekabül eden ücret karşılığı çalıştığını iddia ederken, davalı taraf davacının şoför olarak asgari ücretle çalıştığını savunmuştur. Davacı ve davalı tanıkları davacının ücreti konusunda bilgileri olmadıklarını beyan etmişlerdir. Mahkemece, herhangi bir emsal ücret araştırması yapılmamıştır. Bilirkişi tarafından, davacı tanık beyanlarına göre davacının davalı şirkette servis hizmetlerini yönetmekte servislerle ilgili planlama yaptığı, bu itibarla davacının bulunduğu konum ve yaptığı dikkate alındığında 1.400,00 TL net maaş almasının günlük hayat tecrübelerine ve piyasa koşullarına uygun olduğu kanaatinde olduğu, 1.400,00 TL net ücretin brütünün 1.958,29 TL ettiği, günlük ücretinin brüt 65,28 TL olarak kabul edilip gerekli hesaplamaların yapılacağı, bir de davacının asgari ücret aldığı kabulüyle asgari ücrete göre davacının alacaklarının hesaplanacağı belirtilmiştir. Mahkemece; ücretin net 1.400,00 TL, brüt 1.958,29 TL ücret olduğu kabul edilerek yapılan bilirkişi hesaplaması kabul edilmiştir. Ancak, emsal ücret araştırması yapılmaksızın hüküm kurulması yerinde olmamıştır. Davacının fesih tarihine ilişkin ücreti, yaptığı iş, kıdemi de esas alınarak ilgili meslek odalarından ve diğer kuruluşlardan yapılacak emsal ücret araştırması ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun resmi internet sitesindeki “Kazanç Bilgisi Sorgulama” kısmındaki bilgiler dikkate alınarak belirlendikten sonra, sonucuna göre talep edilen alacaklar hakkında karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
3-Diğer yandan, dava dilekçesinde fazlaya ve sair yöndeki talep ve dava hakkı saklı tutulmuş olup bilirkişi raporunun ibrazından sonra davacı tarafça ıslah dilekçesi ibraz edilerek talep edilen miktarların rapordaki karşılaştırma 1-A tablosuna göre ıslah edilmiş ancak fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmamış iken mahkemece kıdem tazminatına davacı talebi gibi hükmedilmekle birlikte fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına karar verilmesi hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.