Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/17476 E. 2018/25012 K. 21.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/17476
KARAR NO : 2018/25012
KARAR TARİHİ : 21.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının aralılarında organik bağ bulunan davalılara ait işyerinde 1991 yılının Aralık ayından 30.06.2013 tarihine kadar aralıksız olarak çalıştığını, şoförlük, bekçilik, taşıma, işçilerin denetlenmesi gibi bir çok işi yaptığını, çalışması kesintisiz olmasına rağmen zaman zaman bilgisi dışında giriş çıkış yapılarak sigorta bildiriminin eksik yapıldığını, iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı sebeple feshedildiğini davacının haftada yedi gün 22.00-23.00 saatlerine kadar çalıştığını, yıllık izinlerinin kullandırılmadığını ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalıların Cevabının Özeti:
Davalılar vekili, talep edilen alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının davalılardan …’e ait işyerinde 2005-2008 yılları arasında çalıştığını, 11.08.2008 tarihinde emekli olduğunu ve tüm haklarının ödendiğini, davacının çalışmasının sürekli olmadığını, davacının diğer şirkette hiçbir çalışmasının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının çalışma süresinin belirlenmesi ile ilgili uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, davalı … ile … İnşaat Taahhüt Madencilik Sanayi Tic. Ltd Şti’ne yönelttiği davada hem bu davalılar hem de dava dışı … A.Ş. bünyesinde farklı zamanlarda çalıştığını, bu şirketler ve şahıs işletmesi arasında organik bağ bulunduğunu ileri sürerek bir kısım işçilik alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Mahkemece, davacının 10/08/2008 tarihinden sonra emekli olarak çalışmasına devam ettiği ve çalışmasına ara verdiğine dair kanıt sunulmadığından, 11/08/2008-30/06/2013 döneminde davalı …’in işçisi olarak çalıştığı gün toplamının 1759 gün olduğu, sonuç itibariyle aralarında organik bağ bulunan dava dışı … İnşaat A.Ş., davalı … İnşaat Ltd.Şti. ve davalı … nezdinde, 01/12/1991-30/06/2013 tarihleri arasında geçen, aralıklı çalışmalarının toplam süresinin 6597 gün olduğu (dava dışı Sağdıç Hafriyattaki 1 gün düşülmüştür.) belirlenmiştir. Ne var ki, davacının çalışma süresinin belirlenmesine yönelik araştırma ve inceleme eksik olduğu gibi, varılan sonucun da dosya kapsamına aykırı olduğu anlaşılmaktadır.
Öncelikle davalılar ile dava dışı … A.Ş. arasında organik bağ bulunduğunun kabulü ile davacının tüm alacaklarından son işveren olarak …’in sorumlu olduğu yönünde karar verilmiş ise de, bu konuda yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı, salt şirket isimlerinden ve ortak bilgilerinden yola çıkılarak sonuca gidildiği görülmektedir. Davalıların veya davalının talep edilen alacaklardan sorumluluğunun hukuki dayanağı açık ve tereddüde yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır.
Diğer taraftan davacı dava dilekçesinde aralarında organik bağ bulunan tüm işverenlere karşı aynı anda hizmet verdiğini beyan etmiş ise de, aynı anda hizmet verme iddiasını doğrulayan bilgi belge tanık beyanı bulunmamaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise, davacının sigortalı çalışmasının sona erdiği dönemden sonraki ilk sigortasız çalışmanın, bir önceki sigortalı çalışmanın geçtiği işverene ait işyerinde olduğu kabul edilerek, bir anlamda boşluk doldurmak suretiyle sonuca gidilmiştir. Sonuç olarak sigortasız çalışmanın söz konusu olduğu dönemlerde, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında (yakın dönemde) hangi işveren görünmekte ise, davacının o dönemde ona ait işyerinde devam ettiği kabul edilerek değerlendirme yapılması yerinde değildir.
Davacının Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında görülen çalışmalarının aralıklı olduğu dosya kapsamı ile sabittir. Bu aralıklı çalışmaların arasında, kayda dayanmayan çalışma iddiasının gerek tanık beyanları gerek vizite kağıtları gerekse o dönemde kullanılan araca ait kayıtlar dikkate alınarak ispat edildiği kabul edilmiş ise de, uzun bir döneme ilişkin çalışma iddiasının araştırılmasında, taraflarca hazırlama ilkesine de riayet edilerek, titizlikle araştırma yapılması gerektiği göz önüne alınmalıdır. Bu itibarla, mahkemece davacının kimi zaman davalı … kimi zaman … İnşaat Taah. Madencilik San. Tic. Şti., kimi zaman da dava dışı … A.Ş. bünyesinde çalıştığının kabulü ile bunlara ait işyerlerinde geçen tüm çalışma süresi üzerinden değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi isabetli olmamıştır. Zira, … A.Ş. davada taraf dahi olmayıp, bu şekilde, taraf olmayan bir kişi aleyhine hüküm kurulmuş olmaktadır. Hal böyle iken davacının davanın tarafı olmayan bir şirket bünyesinde, bir dönem (sigortasız) olarak çalıştığı kabul edilerek, tüm çalışma süresi birleştirilmek suretiyle bu süreye ilişkin alacaklardan davalı …’in sorumlu tutulması bir başka hatalı yöndür.
Dosya kapsamında dinlenen davacı tanıklarından birisi 2003-2013, diğeri 2004-2008 yılları arasında işyerinde çalıştığını beyan etmesine rağmen, tanıkların davacının çalışmasının niteliğine, hangi işveren yanında çalıştığına, davacının aynı anda tüm işverenlere birlikte hizmet verip vermediğine , çalışmanın aralıklı olup olmadığına dair açık ve net anlatımlarının bulunmadığı anlaşılmakta olup, karar bu yönüyle de eksik incelemeye dayalıdır.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1992 yılında … İnşaat Ltd Şti nezdinde sigortalı çalışması görüldüğü ifade edilerek, bu dönem ve sonrasına ilişkin olarak anılan şirket bünyesinde çalıştığı kabul edilmiş ise de, davalı taraf … İnş Ve Madencilik şirketinin 2009 yılında kurulduğunu ileri sürmüş olup, şirketin kuruluş tarihinin ve ünvanının dosya kapsamındaki Ticaret Sicil Kayıtlarına göre yeniden değerlendirilmesi ve açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.
Ayrıca davacı taraf, çalışmanın kesintisiz olduğunu, kendisinin bilgisi dışında giriş çıkış yapıldığını ileri sürmüş ise de, Sosyal Güvenlik Kurumu nezdindeki işe giriş ve işten ayrılma bildirgeleri getirtilmek suretiyle davacının bu belgelerdeki imzaları konusunda beyanı alınarak sonuca gidilmesi gerektiğinin göz önüne alınmaması da hatalı olmuştur.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular çerçevesinde yeniden araştırma yapılarak davacının çalışma süresinin belirlenmesi ve bu bağlamda çalışmanın kesintisiz olup olmadığı hususunun tereddüde yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, buna göre talep edilen alacaklar ile olarak davalıların sorumluluğu yönünden değerlendirme yapılmak suretiyle bir sonuca varılması için kararın bozulması gerekmiştir.
2-Dosya kapsamında mevcut el yazısı ile yazılmış ve imzalı olan ibraname başlıklı belgede, 01/08/1999-30/04/2007 dönemi için …’in ibra edildiği ifade edilmektedir. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda ibranamede fazla mesai, yıllık izin ve kıdem tazminatlarının ödendiğinin yazılı olduğu, ancak miktarlarının gösterilmediği, davalı tarafça ibranamede belirtilen ödemelerin yapıldığına dair ödeme belgesi sunulmadığı, ayrıca ibranamenin tarihsiz olduğu, davalı tarafça davacının fazla mesai yapmadığı belirtilmesine rağmen, ibranamede fazla mesai ücretlerinin ödendiğinin belirtildiği, Yargıtay kararları gereğince savunma ile çelişen tarihsiz ibranameye itibar edilemeyeceği belirtilmiş ise de, ibraname ile ilgili olarak davacı asilin beyanı alınmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur. Bu bakımdan anılan ibranamenin 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönemde düzenlendiği, ibranamenin geçerliliği noktasında anılan döneme ilişkin ilke kararları doğrultusunda değerlendirme yapılması gerektiği de göz önüne alınmak suretiyle, davacı asilin beyanı alındıktan sonra tüm dosya kapsamına göre yeniden değerlendirme yapılması için kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.