Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/16419 E. 2018/23891 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16419
KARAR NO : 2018/23891
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı ve davalı … … Çelik A.Ş. vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, iş akdine haklı bir neden olmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davacı ve davalı … … Çelik A.Ş. vekilleri temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Davalı Temyizi Yönünden,
Miktar ve değeri temyiz kesinlik sınırını aşmayan taşınır mal ve alacak davalarına ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca temyiz edilemez. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkar) tazminatı, vekalet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
Dosya içeriğine göre hüküm altına alınan ve temyize konu edilen toplam alacak miktarı 671,40 TL olup karar tarihi itibari ile 2.080,00 TL kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalı vekilinin temyiz isteminin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427, 432. maddeleri uyarınca REDDİNE,
Davacı Temyizi Yönünden,
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davacının iş sözleşmesinin feshi konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda, davacının 05.03.2004 – 20.10.2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde doğrultma bölümünde işçi olarak çalıştığı, 20.10.2008 tarihli dilekçesinde, 4857 sayılı İş Kanununun 24. maddesi III fıkrasınca zorlayıcı sebeplerden dolayı iş sözleşmesini feshetiğini, yasal hakları olan kıdem tazminatı, ücret, fazla mesai, yıllık izin vs. alacaklarını talep ettiğini belirttiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine göre, davacı, davalının 2008 yılında ham madde ve iş azlığını gerekçe göstererek işyerini tamamen kapatacağını, işyeri tekrar açıldığında çağıracaklarını söyleyerek çıkarılacak işçiler ile ilgili liste yapılıp askıya çıkarıldığını, davacı ve diğer işçilere haklarının ödeneceğinin söylendiğini ancak cüzi bir miktarda kıdem tazminatı ödemesi yapılarak iş akdinin feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının ödenmesini talep etmiştir. Davalılar ise, iş akdinin davacı tarafça feshedildiğini, kıdem tazminatının ödendiğini, ihbar tazminatının ise talep edilemeyeceğini savunmuşlardır.
Davalı tanıklarından …,… fabrikasında işlerin durma noktasına gelmesinden sonra fabrikanın bir süre sonra tamamen kapandığını, işçilerin işten çıkarılmadığını, başka şubelerde çalışma teklifinde bulunulduğunu, davacının bu teklifi kabul etmeyip gelmediğini, işten kendisinin kıdem tazminatını alarak çıktığını, diğer …ise, 2008 yılındaki küresel ekonomik kriz döneminde ve sonrasında demirçelik sektöründeki daralma sebebiyle işlerinde azalma meydana geldiğini, bu dönemde firma bünyesinde işçi fazlalığı oluştuğunu, bu sebeple bir kısım işçilere ücretsiz izne ayırma durumu olduğunu bildirdiklerini, işçilere isterlerse ücretsiz izin yerine diğer işyerlerinde görevlendirme imkanı sunduklarını, ücretsiz izne ayırdıkları işçilerden bazılarının kıdem tazminatlarını talep ederek istifa dilekçelerini sunduklarını, davacıyı ise tanımadığını beyan etmişlerdir. Davacı tanıklarından …, davalının davacının iş akdini iş sıkışıklığını bahane ederek feshettiğini, kendisinin ilk grupta çıkarıldığını, diğer …ise, davalının 2008 yılında ekonomik durgunluğu bahane ederek işçileri grup grup işten çıkardığını, kendisinin ilk grupta işten çıkarıldığını, davacının ise daha sonraki çıkarılan gruplar içinde yer aldığını beyan etmişlerdir.
Mahkemece 2008 yılındaki ekonomik kriz nedeni ile davalı iş yerininde işlerin azaldığını ve üretimin yavaşladığını bu nedenle davacı gibi bir kısım çalışanların iş akitlerinin kendi rızaları ile sona erdirdikleri ve kıdem tazminatlarını aldıklarını beyan ettikleri, dosya içerisinde de davacıya ait 20.10.2008 tarihli ve imzalı iş akdinin sona erdiren dilekçenin mevcut olduğu bu hali ile davacının iş kanunu 24/3 maddesi uyarınca iş akdinin haklı olarak fesih ettiği gerekçesiyle kıdem tazminatını hak ettiği ancak iş akdi davalı iş veren tarafından fesih edilmediğinden ihbar tazminatına hak kazanamadığı kabul edilmiştir. Her ne kadar davacı 20.10.2008 tarihli dilekçesinde 4857 sayılı iş Kanunu’nun 24. maddesi III fıkrasınca zorlayıcı sebeplerden dolayı iş sözleşmesini feshettiğini beyan etmiş ise de, dosya içerisinde mevcut olan ve dava konusu döneme ilişkin olmayan iş sözleşmesinin 26.09.2011 tarihinde feshedildiğine dair davacıya ait aynı içerikli dilekçe ile tanık beyanları dikkate alındığında anılan belgenin davacının iş akdinin feshine dair gerçek iradesini yansıtan bir belge olmadığı, tazminatlarının verileceği taahhüdü karşılığında imzalatıldığına ilişkin davacı iddiasını doğrular nitelikte olduğu ayrıca davacı tanıklarının dairemizden temyiz incelemesinden geçen (… Esas ve 2017/45743 Esas sayılı dosyalar) dosyalarında iş akdinin işveren tarafından feshedildiğinin kabul edildiği birlikte değerlendirildiğinde iş sözleşmesinin davalı işverence haklı neden olmaksızın feshedildiğinin kabulü ile ihbar tazminatı isteğinin de hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.