Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/16364 E. 2018/24505 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/16364
KARAR NO : 2018/24505
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen karar, süresi içinde duruşmalı olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmiş ise de; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi uyarınca uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438. maddesi gereğince duruşma isteğinin miktardan reddine ve incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verildikten sonra Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor sunuldu, dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının iş akdine haklı bir neden bulunmadan son verildiğini öne sürerek kıdem ve ihbar tazminatı ile bir kısım işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda ve yazılı gerekçe ile hafta tatili ücret alacağı talebinin reddine, diğer taleplerin ise kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere göre hükmü temyiz eden davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine,
2-Taraflar arasında davacının fazla çalışma ücreti alacağının doğru şekilde hesaplanıp hesaplanmadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır
Somut uyuşmazlıkta, taraflar arasında davacının davalıya ait işyerinde 01.10.2011-20.04.2014 tarihleri arasında çalıştığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Nitekim, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da davacının belirtilen tarih aralığında çalışmış olduğu kabul edilmiştir. Ne var ki, fazla çalışma ücret alacağı hesabının 01.10.2011 tarihinden değil 01.10.2010 tarihinden itibaren hesaplandığı görülmektedir. Hesaplamanın 01.10.2011 tarihinden itibaren yapılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait alacağı bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı Kanun’un 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Somut uyuşmazlıkta, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda; dosya içerisinde bulunan davacı imzalı yıllık ücretli izin defterine göre, 2011-2012 ve 2013 yıllarında kullanıldığı belirtilen izin süreleri bulunmakta ise de formda henüz çalışılmamış yıllar için de davacının imza attığı bu şekilde açığa alınan imzalara itibar edilemeyeceği kabul edilerek davacının 28 gün karşılığı yıllık ücretli izin alacağı hesaplanmıştır.
Gerçekten; yıllık ücretli izin defteri incelendiğinde, 2014 yılının karşısında da kullanılan izin süresi olmamasına karşın imza olduğu görülmektedir. Bu husus imzaların önceden alındığını göstermektedir. Davacı da dava dilekçesinde, yıllık izin kullandırılmadığını ancak sanki kullandırılmış gibi imza alındığını ifade etmiştir. Açıklanan nedenle, sadece yıllık ücretli izin formuna itibar edilmemesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ancak dosyada davacı yanca itiraza uğramayan PDKS kayıtları bulunmaktadır. Bu kayıtlara göre, davacı 24.09.2012 – 29.09.2012; 25.02.2013 – 03.03.2013, 03.06.2013 – 08.06.2013 tarihleri arasında izinli görülmektedir. Dönemsel ücret bordrolarından izin ücretinin de yatırıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, Mahkemece PDKS kayıtlarında yıllık izinde olduğu belirtilen süreler ile sınırlı olarak yıllık ücretli izin formuna itibar edilebileceğinin gözetilmemesi hatalı olup ayrıca bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 15.11.2018 gününde oybirliği ile karar verildi.