Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/15836 E. 2018/28021 K. 24.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15836
KARAR NO : 2018/28021
KARAR TARİHİ : 24.12.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili ile davalı … … Teknik Hizm. Temizlik Otopark Hizmetleri Nakliye San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin diğer davalı … tarafından kurulan işyerinde şirket temsilcisi ve işveren vekili olarak çalışırken iş sözleşmesinin haksız ve bildirimsiz olarak fesih edildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili, davacı ile Belediye arasında bir iş sözleşmesi bulunmadığını, diğer davalı şirket ile Belediye arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunmadığını, sadece 2011 yılında üç ay doğrudan alım yoluyla hizmet alındığını, davalı şirketin bağımsız ve özel hukuk hükümlerine tabi bir şirket olduğunu, davacının da şirketi idareye yetkili müdür olarak işveren konumunda bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket vekili, davacının şirkette yetkili müdür olarak görev yaptığını, taraflar arasında iş sözleşmesi bulunmadığını, davacının şirketin her türlü faaliyetini tek başına ve tek imza ile yürüttüğünü, davacının sunduğu iş sözleşmesini kendisinin imzaladığını ileri sürerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davalı … aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu sebebi ile reddine, diğer davalı aleyhine açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı … … Teknik Hizm. Temizlik Otopark Hizmetleri Nakliye San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, öncelikle değerlendirilmesi gereken husus, şirket müdürü olan davacının 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında bulunup bulunmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 1. maddesinin ikinci fıkrasında, 4. maddedeki istisnalar dışında kalan bütün işyerlerine, işverenler ile işveren vekillerine ve işçilerine, çalışma konularına bakılmaksızın bu Kanunun uygulanacağı belirtilmiştir.
4857 sayılı Kanun’un 2. maddesinde bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi işçi, işçi çalıştıran gerçek veya tüzel kişi ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak tanımlanmıştır.
Tüzel kişilerde yönetim hakkı ile emir ve talimat verme yetkisi organlarını oluşturan kişiler aracılığıyla kullanılır. Tüzel kişiler yönünden tüzel kişinin kendisi soyut işveren, tüzel kişinin organını oluşturan kişiler ise somut işveren sıfatını haizdir.
Ticaret şirketleriyle tüzel kişilerde somut işveren sıfatını taşıyan organ bir kurul olabileceği gibi tek başına bir kişiye verilen yetki çerçevesinde gerçek kişinin de organ sıfatını kazanması mümkündür.
Limited şirketlerde, şirketi yönetmek ve temsil etmek üzere, müdür veya müdürler atanabilir. Müdür veya müdürlerin, limited şirketin ortakları arasından seçilmesi mümkün olduğu gibi, ortak olmayan üçüncü kişiler arasından da seçilmesi mümkündür. Ortak olup olmadığına bakılmaksızın, müdür, limited şirketin organı sayılır. Dolayısıyla, şirket müdürü ile şirket arasındaki ilişkiyi iş sözleşmesi kapsamında değerlendirme ve şirket müdürlerini işçi sayma olanağı yoktur.
Somut olayda, davacının davalı ait işyerinde 19/01/2011 tarihinde çalışmaya başladığı, şirket ortaklar kurulunun 19/01/2011 tarihli kararıyla (Ticaret Sicili Gazetesi’nin 02/02/2011 tarih ve 7743 sayısında yayımlanan) şirket müdürü olarak atandığı, şirket ortaklar kurulunun 22/04/2014 tarihli kararı ile müdürlük görevine son verilerek yerine yeni bir müdür atandığı dosya içeriğindeki ticaret sicil kayıtları ile diğer bilgi ve belgelerden anlaşılmaktadır. Yukarıda da belirtildiği üzere, ortak olup olmadığına bakılmaksızın, limited şirketin müdürü, şirketin organı sayılmaktadır. Davacı, şirket müdürü olduğundan taraflar arasındaki ilişki Ticaret Kanunu’na dayanmaktadır. Bahsi geçen çalışma dönemi için, davacı ile davalı şirket arasındaki ilişkiyi iş sözleşmesi kapsamında değerlendirme ve davacıyı işçi sayma olanağı yoktur. Bu durumda, Mahkemece taraflar arasında hizmet akdi bulunmadığından davaya bakmaya İş Mahkemesi değil, Ticaret Mahkemesi görevli olduğundan görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 24/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.