Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/1553 E. 2017/1295 K. 06.02.2017 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1553
KARAR NO : 2017/1295
KARAR TARİHİ : 06.02.2017

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı, davalı işyerinde 2001 yılında kadroya geçmeden önceki dönem mevsimlik işçi olarak çalıştığı hizmetlerinin kıdemine sayılmadığını, 2011-2013 yıllarını kapsayacak 3. Dönem Toplu İş Sözleşmesi’nin geçici 4. maddesi gereği önceki işyerlerinde geçen çalışmaların da davalı işyerinde geçmiş gibi kabul edileceğine dair düzenleme gereği derece ve kademelerinin tespiti ile yeni derece ve kademeleri dikkate alınarak ilk kadroya geçişlerinden itibaren toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ücret farkı, yıpranma primi, ilave tediye farkı, ikramiye farkı alacaklarının hüküm altına alınmasını istemiştir.
Davalı …, davacıya sözkonusu hakların 2011-2013 yıllarını kapsayan toplu iş sözleşmesi ile tanındığını, bu nedenle taleplerin geçmişe yönelik olarak yerinde olmadığını, derece ve kademe tespitinde hata olmadığını, gerekli ödemelerin toplu iş sözleşmelerine göre zaten yapıldığını savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının bilirkişi tarafından hesaplanan mevsimlik işçi olarak çalıştığı dönem yönünden hak ettiği derece ve kademenin tespitine, yeni derece ve kademeye göre 5 yıllık zamanaşımı süresi dikkate alınarak alması gereken ücret farklarının davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Mahkemenin 30.10.2014 tarihli bu kararının davalı tarafça temyizi üzerine (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesi’nin 2014/20502 esas 2015/3724 karar sayılı ilamı yapılan hesaplamanın hatalı olduğu belirtilerek bozma kararı verilmiştir. Mahkemece, bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı tarafça temyiz edilmiştir.
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır. Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Mahkemenin, Yargıtayın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usuli kazanılmış hakları oluşturup korumaktır. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Somut olayda, bozma öncesi ilk kararda 19 olarak belirlenen davacının kademesinin ilk kararın davacı tarafından temyizi söz konusu olmamasına göre usulü kazanılmış hak ilkesi gözetilmeksizin bozma sonrası 20 olarak belirlenerek hüküm kurulması hatalı olup bozma sebebidir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 06.02.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.