Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/15434 E. 2018/22359 K. 17.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15434
KARAR NO : 2018/22359
KARAR TARİHİ : 17.10.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (…) Mahkemesi
.
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … bünyesinde 31.07.2001-14.11.2011 tarihleri arasında hal hizmetlerinde sürekli ve fiilen çalıştığını, sonradan kurum değişikliği ile … İlçe Tarım Kredi Kooperatifinde çalışmaya başladığını, son aylık ücretinin 1.289,66 TL olduğunu, davalı işyerinde 24 saat çalışıp 48 saat izin kullandığını, bu şekilde fazla mesai yaptığı halde … Kanunu ve …’ e aykırı olan bu çalışma saatleri için kendisine fazla mesai ücreti tahakkuk ettirilmediğini, … de yer alan her türlü ikramiyelerin sözleşmeye uygulanarak kendisine verilmediğini, hafta tatili, dini ve milli bayramlarda ve genel tatil günlerinde çalıştığı halde kendisine bu ücretlerin de verilmediğini, yıllık izin ücretini alamadığını ve yıllık izinlerini … düzenlemesine uygun kullanamadığını belirterek fazla çalışma ücreti, ikramiye ve bayram harçlığı, hafta tatili ücreti, genel tatil ücreti, yakacak, giyim yardımı alacağının ve yıllık ücretli izin alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, taleplerin yerinde olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; taraf vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında zamanaşımı itirazının dikkate alınıp alınmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliği”ni ortadan kaldırır.
Uygulamada, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması, dava açma tekniği bakımından, tümü ihlal ya da inkâr olunan hakkın ancak bir bölümünün dava edilmesi, diğer bölümüne ait dava ve talep hakkının bazı nedenlerle geleceğe bırakılması anlamına gelir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenmiş ilkeye göre, kısmi davada fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmuş olması, saklı tutulan kesim için zamanaşımını kesmez, zamanaşımı, alacağın yalnız kısmi dava konusu yapılan miktar için kesilir.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, … 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı defi de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/10/2011 tarihinden sonraki uygulamada, 371/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı definde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
… 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu yürürlükte iken süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı define davacı taraf süre yönünden hemen ve açıkça karşı çıkmamışsa (suskun kalınmışsa) zamanaşımı defi geçerli sayılmakta iken, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun uygulandığı dönemde süre geçtikten sonra yapılan zamanaşımı definin geçerli sayılabilmesi için davacının açıkça muvafakat etmesi gerekir. Başka bir anlatımla 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamalar bakımından süre geçtikten sonra ileri sürülen zamanaşımı define davacı taraf muvafakat etmez ise zamanaşımı defi dikkate alınmaz.
Somut olayda, davacı 31.10.2014 tarihinde ıslah talebinde bulunmuş olup, ıslah dilekçesi 10.11.2014 tarihinde davalı Belediyeye tebliğ edilmiştir. Bunun üzerine davalı, 20.11.2014 tarihinde ıslah ile arttırılan miktarlar bakımından ıslaha konu alacakların tümü bakımından zamanaşımı definde bulunmuştur. Mahkemece ıslah sonrası zamanaşımı defi dikkate alınmak suretiyle bilirkişiden ek rapor alınmış, ek raporda ise hesaplamalarda herhangi bir değişikliğin yapılmadığı ve dava konusu edilen alacak kalemlerindeki kök raporun geçerliliğini koruduğu belirtilmiş ise de, davalı tarafından zamanında ileri sürülen ıslah zamanaşımı defi dikkate alındığından 31.10.2009 öncesi alacakların zamanaşımına uğradığı, kök raporda ise hesaplamaların 08.05.2007- 14.11.2011 dönemini kapsadığının anlaşılması karşısında, ıslah zamanaşımı dikkate alınmak suretiyle ilgili alacakların hüküm altına alınması gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalıdır.
3- Davacı yıllık izinlerini … düzenlemesine uygun kullanmadığı iddiasıyla yıllık izin ücreti talebinde bulunmuş, …’ in ilgili maddesinde ki düzenleme dikkate alınarak ve sunulan puantaj kayıtlarının da imzalı olmadığı gerekçesi ile davacının 10 hizmet yılına tekabül edecek şekilde yıllık izin ücreti hesaplanmıştır.
Her ne kadar imzasız puantaj kaydına itibar edilmemesi yerinde ise de, davacı vekili tarafından sunulan 30.10.2013 havale tarihli dilekçede davacının 2008 yılı iznini kullanmış olduğu şeklindeki beyan ile davacı tarafından Başkanlık Makamına hitaben yazılan ve uygundur şerhi düşülen 15.07.2010 tarihli “19 Temmuz 2010 tarihinden itibaren yıllık iznimden 10 gün izin kullanmak istiyorum. Gerekli iznin verilmesi hususunu saygılarımla arz ederim. 15.07.2010” şeklindeki dilekçenin hesaplamada dikkate alınmaması hatalı olmuştur.
4- Son olarak fazla çalışma ücreti, ikramiye ve bayram harçlığı ile genel tatil ücreti alacakları için “mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden” faiz işletilmesi gerekirken, hükümde “mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı üzerinden işleyecek yasal faiz” işletilmesi de hatalıdır.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 17.10.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.