Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/15208 E. 2018/23760 K. 07.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15208
KARAR NO : 2018/23760
KARAR TARİHİ : 07.11.2018

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işverenin … ‘de mukim … işletmesinde 18.05.2008 tarihinden itibaren Pasta Bölümü Şefi sıfatıyla kesintisiz olarak çalıştığını, ancak işverenin Ekim 2012 tarihinde otel çalışanlarını toplayıp, yaz sezonunun bitmesi sebebiyle işçi tensikatına gidileceğini, bir kısım işçileri 2-3 ay süre ile ücretsiz izne çıkaracaklarını, bir kısmını da otelin inşaat işlerinde çalıştıracaklarını, hiçbir alternatifi kabul etmeyenleri de çalıştırmayacaklarını ifade ettiğini, bu değişikliklerin iş şartlarında esaslı değişiklik mahiyetinde olduğunu, bu şartları kabul etmeyen müvekkiline yapılan ücretsiz izin teklifinin de fesihle eşdeğer olduğunu ileri sürerek kıdem tazminatı ile fazla çalışma alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacı tarafından iddia edilen inşaat işlerinin tamamının başka bir firma tarafından yürütülmekte olduğunu, bu nedenle müvekkili şirketin işyerinde devam eden inşaatta eleman çalıştırmak ve aramak gibi bir durumu ve ihtiyacının hiçbir zaman olmadığını, müvekkili şirkete ait otelin devam eden inşaat nedeni ile kapalı bulunmasından dolayı çalışanlara ücretsiz izne çıkması yönünde teklifte bulunulduğunu teklifin kabulü veya reddinin tamamen çalışanların insiyatifine bırakıldığını, söz konusu teklifi kabul etmeyen çalışanlarla işyerinde çalışmaların aynen sürdürüldüğünü, davacının dava dilekçesinde bahsettiği iddialarının tamamının gerçek dışı olduğunu ileri sürerek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:
Karar süresi içerisinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, belgelere ve tüm dosya kapsamına göre; tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında davanın hukuki niteliği ve dolayısıyla davacının ıslah talebinin dikkate alınıp alınmayacağı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut olayda Mahkemece, davacının dava dilekçesinde davasını belirsiz alacak davası olarak nitelendirmediği, fazlaya dair haklarını saklı tutmadığı, ıslah talebinin de bu nedenle göz önüne alınmadığı belirtilerek dava dilekçesindeki talep üzerinden alacaklar hüküm altına alınarak, kalan kısım için davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde, kıdem tazminatı ve fazla çalışma alacaklarına mahsuben belirttiği miktarlar üzerinden söz konusu alacaklarının tahsilini talep etmiştir. Bilirkişi raporunun sunulmasından sonra ise ıslah dilekçesi sunup, ıslah harcı yatırarak davayı ıslah etmiştir. Dava dilekçesinde kullanılan ifadeler, dilekçe içeriği ile ıslah dilekçesi birlikte değerlendirildiğinde davanın kısmi dava olarak açıldığı anlaşılmaktadır. Davacının sonrasında davasını belirsiz alacak davası olarak açtığını belirtmiş olması davanın hukuki niteliğini değiştirmez. Hal böyle olunca, Mahkemece davanın kısmi dava olduğu dikkate alınarak, ıslah ile arttırılan miktar da dikkate alınarak kısmi davaya ilişkin kurallara göre görülüp sonuçlandırılması gerektiğinin gözetilmemesi hatalı olmuştur.
3-Taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu davacının fazla mesai yapıp yapmadığı ve fazla mesai süresinin hesaplanması noktasındadır.
Fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi bu iddiasını ispatla yükümlüdür. İşçinin imzasını taşıyan bordro sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp ispatlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
Fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, iş yeri iç yazışmaları, delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle ispatlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları şahit beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada gözönüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
İmzalı ücret bordrolarında fazla çalışma ücreti ödendiği anlaşılıyorsa, işçi tarafından gerçekte daha fazla çalışma yaptığının ileri sürülmesi mümkün değildir. Ancak, işçinin fazla çalışma alacağının daha fazla olduğu yönündeki ihtirazi kaydının bulunması halinde, bordroda görünenden daha fazla çalışmanın ispatı her türlü delille söz konusu olabilir. Buna karşın, bordroların imzalı ve ihtirazi kayıtsız olması durumunda dahi, işçinin geçerli bir yazılı belge ile bordroda yazılı olandan daha fazla çalışmayı yazılı delille ispatlaması gerekir. Bordrolarda tahakkuk bulunmasına rağmen bordroların imzasız olması halinde ise, varsa ilgili dönem banka ve tüm ödeme kayıtları celp edilmeli ve ödendiği tespit edilen miktarlar yapılan hesaplamadan mahsup edilmelidir.
Fazla çalışmanın yazılı delil ya da tanıkla ispatı imkan dahilindedir. İşyerinde çalışma düzenini bilmeyen ve bilmesi mümkün olmayan tanıkların anlatımlarına değer verilemez.
Fazla çalışmanın belirlenmesinde 4857 sayılı İş Kanunu’nun 68. maddesi uyarınca ara dinlenme sürelerinin dikkate alınması gerekir.
Somut olayda, Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda tanık beyanlarına göre, yaz döneminde yılda beş ay, haftada yirmi beş saat fazla çalışma yapıldığı kabul edilmek suretiyle fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır. Söz konusu rapor denetime elverişli nitelikte değildir. Zira haftalık 25 saat fazla çalışma tespit edilirken hangi çalışma saatlerinin esas alındığı, ne kadar sürelerle ara dinlenme kullanıldığının kabul edildiği anlaşılamamaktadır. Ayrıca, dosyada yer alan 14.11.2012 tarihli kontrol teftiş tutanağında, işyerinde yapılan soruşturma sonrasında fazla çalışma ücretlerinin hesaplanmasında belirtilen tutarlara göre çalışanlara net 97,679 TL fazla çalışma tahakkuku yapıldığı ve söz konusu tahakkukların 2012 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim ayı ücret bordrolarına yansıtılarak banka aracılığıyla çalışan işçilere ödendiğinin tespit edildiği belirtilmiştir. Hükme esas raporda ise, iş teftiş kurulu raporlarının eksik ibrazı nedeniyle ödendiği iddia olunan miktarların hesaplamadan indirilmediği belirtilmiştir. Dosyada 14.11.2012 tarihli kontrol teftiş tutanağına konu soruşturma raporlarının tamamı yer almamakta ise de; davalı tarafından, teftiş kurulu raporu sonrasında belirlenen toplam fazla mesai alacağının işçi sayısına bölünerek çalışanların 2012 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim ayı maaş hesabına yatırıldığı ifade edilmiş olup bu beyan 14.11.2012 tarihli kontrol teftiş tutanağı içeriği ile de uyumludur. Dosya kapsamında yer alan davacıya ait … hesap kayıtlarında da ilgili aylarda davacıya ücret ödemesinin epeyce üzerinde ödemelerin yapıldığı anlaşılmaktadır. Dosyada diğer çalışma dönemlerine ilişkin imzalı ücret bordroları yer almasına rağmen ödemenin yapıldığı iddia olunan ilgili aylara ilişkin bordrolar yer almamaktadır. Bu sebeple 2012 yılı Temmuz, Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ilişkin bordroların da temin edilerek ücret dışında kalan ödemelerin fazla çalışma alacağından mahsup edilerek sonucuna göre fazla çalışma alacağının değerlendirilmesi gerekmektedir. Denetime elverişli olmayan bilirkişi raporu hükme esas alınarak eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 07.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.