Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/15014 E. 2018/21533 K. 09.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/15014
KARAR NO : 2018/21533
KARAR TARİHİ : 09.10.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı, 25.03.2008 tarihinde asıl işveren Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı Kastamonu Huzurevi Müdürlüğünde değişen alt işverenler nezdinde aşçı olarak çalıştığını, iş akdinin 01.09.2014 tarihinde haklı nedene olmaksızın feshedildiğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla çalışma ,ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı Bakanlık vekili; zamanaşımı def’inde bulunmuş,alacak iddialarının haksız olduğunu ileri sürerek, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Kuşcu vekili davanın reddini istemiştir.
Davalı Bimat Gıda Ltd. Şti ise davaya cevap vermemiş ve duruşmalara katılmamıştır.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dosyada bulunan SGK hizmet döküm cetveli, işe giriş ve işten ayrılış bildirgelerine göre davacının son alt işvereni davalı Bimat Gıda Ltd. Şti ve davalı … iş ortaklığıdır. 16.05.2014 tarihli ‘malzeme dahil yemek hazırlama ve dağıtım hizmeti’ alımına dair sözleşme davalı asıl işveren Bakanlık ile bu iki firma arasında yapılmıştır. Buna karşın, Mahkemece hükme dayanak alınan raporda son alt işverenin yalnızca davalı Bimat Gıda Ltd. Şti olduğu hatalı tespitiyle sorumlu olunan alacak tutarları belirlenmiş ve Mahkeme tarafından da bu tespite göre feshe bağlı ihbar tazminatı alacağından davalı …’nun sorumluluğu bulunmadığına hükmedilmiştir. Davacının son alt işverenin iş ortaklığının tarafı bulunan her iki davalı şirket olduğu gözetilerek, sorumluluklarının yeniden belirlenmesi suretiyle hüküm kurulması için bozma kararı verilmesi gerekmiştir.
3-Taraflar arasında, işçilik alacaklarının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Zamanaşımı, alacak hakkının belli bir süre kullanılmaması yüzünden dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade eder. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere zamanaşımı, alacak hakkını sona erdirmeyip sadece onu “eksik bir borç” haline dönüştürür ve “alacağın dava edilebilme özelliğini ortadan kaldırır.Bu itibarla zamanaşımı savunması ileri sürüldüğünde, eğer savunma gerçekleşirse hakkın dava edilebilme niteliği ortadan kalkacağından, artık mahkemenin işin esasına girip onu incelemesi mümkün değildir.
Zamanaşımı, bir borcu doğuran, değiştiren ortadan kaldıran bir olgu olmayıp, salt doğmuş ve var olan bir hakkın istenmesini ortadan kaldıran bir savunma aracıdır. Bu bakımdan zamanaşımı alacağın varlığını değil, istenebilirliğini ortadan kaldırır. Bunun sonucu olarak da, yargılamayı yapan yargıç tarafından yürüttüğü görevinin bir gereği olarak kendiliğinden göz önünde tutulamaz. Borçlunun böyle bir olgunun var olduğunu, yasada öngörülen süre ve usul içinde ileri sürmesi zorunludur. Demek oluyor ki zamanaşımı, borcun doğumu ile ilgili olmayıp, istenmesini önleyen bir savunma olgusudur. Şu durumda zamanaşımı, savunması ileri sürülmedikçe, istemin konusu olan hakkın var olduğu ve kabulüne karar verilmesinde hukuksal ve yasal bir engel bulunmamaktadır.
Dava konusunun ıslah yoluyla arttırılması durumunda, mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulandığı dönemde, ıslah dilekçesinin tebliğini izleyen ilk oturuma kadar ya da ilk oturumda yapılan zamanaşımı def’i de ıslaha konu alacaklar yönünden hüküm ifade eder. Ancak Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.10.2011 tarihinden sonraki uygulamada, 317/2 ve 319. maddeler uyarınca ıslah dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık süre içinde ıslaha konu kısımlar için zamanaşımı def’inde bulunulabileceği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta; davacı vekilinin ıslah dilekçesi 22.07.2015 tarihinde davalı Bimat Gıda Ltd. Şti’ye tebliğ edilmiş ve bu davalı tarafından 23.07.2015 tarihinde süresi içinde ıslaha karşı zamanaşımı def’inde bulunulmuştur. Süresinde ve usulüne uygun zamanaşımı def’i karşısında, 01.07.2015 ıslah tarihinden 5 yıl geriye doğru olmak üzere 01.07.2010 tarihinden önceki fazla çalışma ve ubgt ücreti alacaklarının ilk dava dilekçesiyle talep edilen tutar hariç olmak üzere zamanaşımına uğramış olduğu dikkate alınmaksızın hüküm kurulması hatalı olup ,kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
Mahkemece bu hususlar gözetilmeksizin yazılı gerekçe ile hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 09.10.2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.