Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/14998 E. 2018/20852 K. 02.10.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/14998
KARAR NO : 2018/20852
KARAR TARİHİ : 02.10.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde 05/05/2003 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde mevsimlik işçi olarak çalıştırıldığını, işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesi hükümleri gereğince yıllık izin süresinin 30 gün olduğunu, kullandırılmayan ve fesihte ödenmeyen 90 günlük sözleşmenin feshinde izin ücretinin ödenmesi gerektiğini beyan ederek, yıllık izin ücreti alacağının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacının hak kazandığı ve kullanmadığı yıllık izin süresinin belirlenmesi noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı, işyerinde yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesine göre yıllık ücretli izin süresinin 30 gün olduğunu ileri sürerek, kullandırılmayan sözleşmenin feshinde ödenmeyen 90 günlük izin ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiş, mahkemece davacının işyerinde aralıklı çalışarak toplam 6 yıl 4 ay 14 gün çalışma süresine göre 4.484,57 TL yıllık izin ücreti alacağının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Ne var ki, dosya kapsamında davacının yararlandığı iddia edilen toplu iş sözleşmesi bulunmadığı gibi, davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanma şartlarını taşıdığına ilişkin bilgi veya belgelere de rastlanmamıştır. Mahkemece davacının aralıklı çalıştığı kabul edilerek, toplam çalışma süresi üzerinden hak kazanılan yıllık izinlerin tespiti suretiyle sonuca gidilmesi yerinde ise de, davacının tüm çalışma döneminde toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmadığı açıklığa kavuşturulmadan yıllık otuz gün izne hak kazandığının kabulü isabetli olmamıştır. Bu itibarla, varsa tüm çalışma dönemine ilişkin toplu iş sözleşmeleri ile sendika kayıt fişi vb gibi belgeler getirtilmek suretiyle, davacının hak kazandığı yıllık izin süresinin belirlenmesi gerekmektedir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Ayrıca mahkemece, 02/04/2015 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilerek sonuca gidilmiştir. Ancak anılan raporda, davacının 6 tam yıl için 210 gün izin hakkı bulunduğuna yönelik hesaplama yapılması hatalı olmuştur. Dosya kapsamında davacının yıllık izin kullandığına dair izin formu bulunmakta olup, bu izin formunun dikkate alınmaması da ayrı bir hatalı yöndür. Kaldı ki, davacı dava dilekçesinde kullandırılmayan ve sözleşmenin feshinde karşılığı ödenmeyen 90 günlük izin ücretinin tahsili için işbu davayı açmak zorunda kaldığını bildirmiş olup, her halukarda davacının talebin aşılması yerinde değildir.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular ışığında davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandığı süre ve hak kazandığı yıllık izin süresi doğru şekilde tespit edildikten sonra, davacının dava dilekçesindeki talebi ile bağlı kalınarak yıllık izin ücreti konusunda bir sonuca varılması gerekirken, eksik inceleme ve hatalı hukuki değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 02.10.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.