Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/1150 E. 2020/7373 K. 22.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/1150
KARAR NO : 2020/7373
KARAR TARİHİ : 22.06.2020

MAHKEMESİ : … 3. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı … Belediyesi’nde temizlik işlerinde 2009 yılından 2013 yılına kadar çalıştığını davalı işveren tarafından muvazaalı olarak alt işverenler üzerinden sigortalı gösterilmek sureti ile zincirleme belirli süreli iş sözleşmeleri yapıldığını beyanla işçilik alacaklarının tahsilini davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
İlk Derece Mahkemesince, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, davalı vekili istinaf kanun yoluna başvuru talebinde bulunmuş ise de, özel kanun hükümü olan 5521 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi ve 8/2. maddesi gereğince davalı açısından istinaf yoluna başvurma süresinin, karar yüze karşı verilmesi tarihi olan 25/08/2016 tarihinde başlamış olup, davalı yanca 29/08/2016 tarihinde istinaf yoluna başvuru dilekçesinin, … 2. İş Mahkemesine sunulduğu, istinaf yoluna başvuran davalı tarafından, başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin bu dilekçe ile hiç gösterilmediği gibi gerekçeli kararın tebliğ edildiği 19/09/2016 tarihinden itibaren de 8 günlük yasal süresi içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunmadığı tespit edilmiştir. Buna göre davalının gerekçeli istinaf yoluna başvuru dilekçesini sunma süresinin 27.09.2016 tarihinde sona erdiği anlaşılmış olup, davacı yanca bu tarihten sonra 29/09/2016 tarihli ve 30/09/2016 havale tarihli verilen gerekçeli istinaf yoluna başvurma dilekçesinin süresinde verilmediği bu sebeple de başvuru dilekçesinde istinaf başvuru sebeplerini ve gerekçesini göstermeme sonucunun doğduğu belirlenmekle ve HMK 355. madde gereğince kamu düzenine aykırı bir husus da saptanmadığı anlaşılmakla … 2. İş Mahkemesi’nin 2015/345 esas, 2016/323 karar sayılı kararına karşı davalının istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiştir.
Temyiz başvurusu:
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalının istinaf başvurusunun süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/2. maddesi gereğince istinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür.
Anayasa’nın 40. maddesinin ikinci fıkrasında devletin işlemlerinde ilgili kişilerin hangi kanun yolları ve mercilere başvuracağını ve sürelerini belirtmek zorunda olduğu ifade edilmiştir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesinin “ç.” bendi uyarınca da, hükümde, kanun yolları ve süresinin gösterilmesi bir zorunluluktur. Kanun koyucu, devlet organlarının tesis ettiği işlemlere karşı kanun yolları ve hangi mercilere başvuracağı ve başvuru süresi bakımından tarafların doğru bilgi sahibi olmalarını sağlayarak dağınık mevzuat karşısında hangi yola müracaat edeceğini bilmeyen yahut tereddüt eden bireylerin hak arama özgürlüğünü etkin ve sağlıklı bir şekilde kullanmaları amaçlanmıştır.
Anayasa Mahkemesi de bir çok kararında başvurucuların gerekçeli kararda belirtilen süreye güvenerek hareket etmesinin makul görülebileceği, mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü dikkate alındığında temyiz süresinin mahkeme kararında farklı belirtilmiş olması karşısında kanunda belirtilen süre olduğunu kabul ederek dilekçenin reddine karar veren değerlendirmelerin mevzuat hükümleri çerçevesinde ve öngörülebilirlik sınırları içinde olduğunun kabul edilemeyeceği, yapılan yorumun başvurucuların temyiz hakkını kullanmayı imkânsız kılacak ölçüde ve aşırı şekilci bir yaklaşımla elde edildiği ve bu açıdan kararın başvurucuların mahkemeye erişim hakkını zedelediği sonucuna ulaşılarak, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alman adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir. (Anayasa Mahkemesi’nin 2014/819 başvuru numaralı ve 09.06.2016 tarihli (29757 sayılı ve 29.06.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan kararı.)
Somut olayda; İlk Derece Mahkemesince gerek kısa kararda ve gerekse gerekçeli kararda hükmün istinaf süresi kararın tebliğinden itibaren iki hafta olarak açıklanmıştır. Davalı vekili 29.08.2016 tarihinde süre tutum dilekçesi sunmuş, 31.08.2016 tarihinde istinaf harç ve giderlerini yatırmıştır. Gerekçeli kararın davalı vekiline 19.09.2016 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine 30.09.2016 tarihindeki gerekçeli istinaf dilekçesini sunarak karara karşı istinaf yoluna başvurmuştur.
Her ne kadar kanun yolu ve süresi, ilgili kanun maddelerinde açıkça belirtilmiş ise de, Anayasa Mahkemesi’nin yukarıda açıklanan kararı ve Anayasa’nın 40/2. maddesi ile 6100 sayılı Kanun’un 297. maddesinin “ç.” bendi gereğince yargı organlarının yanlış yönlendirmesi sonucunda ilgililerin hak kaybına uğramayacağının kabul edilmesi gerekir.
Davalı vekilince karara karşı, kanuni sekiz günlük süre geçtikten sonra ve fakat gerekçeli kararda bildirilen iki haftalık süre içerisinde istinaf yoluna başvurulduğu açıktır. Kararda, istinaf başvuru süresinin yanlış gösterilmesi karşısında, hak arama özgürlüğü ve adil yargılanma hakkı açısından davalı vekilinin karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurduğunun kabul edilmesi bir zorunluluktur. Bu durumda; bölge adliye mahkemesinin karara karşı süresinde istinaf yoluna başvurulmadığı gerekçesiyle başvurunun usulden reddine ilişkin kararı isabetli olmamıştır. Belirtilen sebeple; işin esasına girilerek davalı vekilinin istinaf sebepleri incelenmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.06.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.