Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2017/10051 E. 2020/6681 K. 15.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2017/10051
KARAR NO : 2020/6681
KARAR TARİHİ : 15.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, müvekkilinin 28.10.2008 ile 25.06.2011 tarihleri arasında davalı işveren şirkete ait işyerinde şoför olarak çalıştığını, şirketin üstlendiği yol yapımı ve hafriyat işlerinde görev yaptığını, iş sözleşmesinin işverenlikçe haksız ve bildirimsiz bir şekilde feshedildiğini iddia ederek kıdem ve ihbar tazminatı ile fazla mesai ve yıllık izin ücretinin hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı taraf, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda yıllık izin ücretinin reddi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Taraflar arasında uyuşmazlık, işçinin kullandırılmayan izin sürelerine ait ücretlere hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
4857 sayılı İş Kanununun 53. maddesine göre işyerinde işe başladığı günden itibaren, deneme süresi de içinde olmak üzere, en az bir yıl çalışmış olan işçilere yıllık ücretli izin verilir.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 53/3’üncü maddesi uyarınca mevsimlik işlerde yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümler uygulanmayacağından mevsimlik işçi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun yıllık ücretli izin hükümlerine dayanarak yıllık ücretli izin kullanma veya buna dayanarak ücret alacağı isteminde bulunamaz.
İşçinin mevsimlik dönemde geçen kıdemi, daha sonra izne hak kazandığı dönemde izin süresinin belirlenmesine esas kıdeminin tespitinde dikkate alınmalıdır.
Yapılan iş mevsimlik değil, ancak işçi aralıklı çalıştırılmış ise mevsimlik işten söz edilemeyeceğinden bu sürede de bir yılı doldurmak koşulu ile izne hak kazandığı kabul edilmelidir. Diğer yandan 11 ayı aşan çalışmalarda, yılın kalan bölümünde dinlenme hakkının gereğinin yerine getirilmesi için gereken süre bulunmadığından, 11 ayı aşan bu çalışmalarda çalışma şeklinin mevsimlik iş olarak değerlendirilmesine olanak bulunmamaktadır. Bu çeşit bir çalışmanın mevsimlik olarak değil, fasılalı çalışma olması nedeniyle ve mevsimlik işten söz edilemeyeceğinden, bu sürede de bir yılı doldurmak koşulu ile işçinin izne hak kazandığı kabul edilmelidir.(Yargıtay HGK’nın, T. 04.07.2018, E. 2015/(7)22-905, K. 2018/1325 sayılı kararı)
Somut olayda, davacı taraf davalıya ait işyerinde yol yapım ve hafriyat işinde 28.10.2008-25.06.2011 tarihleri arasında çalıştığını ileri sürmüş; davalı işveren ise, şirketin bir inşaat ve taahhüt şirketi olduğunu, yürütülen ve üstlenilen işlerin yılın belli aylarında mevsim koşulları nedeniyle durduğunu, iş yapmanın hava muhalefeti nedeniyle imkânsız olduğu aylarda davacı işçiye yıllık ücretli izin kullandırıldığını, hatta bu sürelerin yasal süreleri aştığını savunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda inşaat, hafriyat işlerinin özellikleri ve tanıkların birbirini doğrulayan beyanları nazara alındığında; yapılan işlerin mevsimlik işlerden olduğunun ortaya çıktığı, davacının çalıştığı süre içerisinde, hava koşullarının inşaat, hafriyat çalışmasına imkân vermediği kış sezonunda çalışmaya ara verildiği, bu devrede fiili çalışma yapılmadığı ve işçilerin iş sözleşmelerinin askıya alındığı, davacının bu mevsim aralığında istirahat ettiğinin sabit olduğu, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 53. maddesinin düzenlemesine göre, niteliklerinden ötürü bir yıldan az süren mevsimlik veya kampanya işlerinde çalışanlara bu Kanunun yıllık ücretli izinlere ilişkin hükümlerinin uygulanmayacağı bu nedenlerle davacının Anayasal dinlenme hakkını kullanmış olduğu anlaşıldığından; yıllık izin ücretine ilişen talebinin yerinde olmadığı belirtilmiş ve mahkemece işin mevsimlik iş olması nedeniyle 4857 sayılı kanunun 53. Maddesine göre davacının yıllık izine hak kazanamadığı kanaatine varılarak yıllık izin ücreti talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı, dava dilekçesinde çalışmasının yıl içerisinde mevsimsel sebeplerle kesintiye uğradığına yönelik herhangi bir beyanda bulunmamış olup, tanık beyanlarına bakıldığında da işin mevsimlik iş olduğu yönünde herhangi bir beyana rastlanmamış sadece davacı tanıklarından …’ın “iş yerinde faaliyet yıl boyu devam ediyordu ancak çok nadir hava koşullarına bağlı olarak ücret vermeden birkaç hafta gelmemizi istemiyorlardı. O zamanda maaş alamıyorduk ama bu bahsettiğim çok nadirdir, bu durumda bana 4,5 yıllık sürede belki 2 kez denk gelmiştir, davacının çalıştığı sürede böyle olup olmadığını bilmiyorum,” şeklinde bir beyanda bulunduğu görülmüştür. Dosya kapsamındaki Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtları incelendiğinde davacının hizmet döküm cetveline göre davalı iş yerinde 28.10.2008 – 31.12.2008, 22.10.2009 – 05.12.2009, 09.12.2009 – 12.01.2010, 13.01.2010 – 08.03.2010, 09.03.2010 – 14.01.2011 ve 15.01.2011 – 25.06.2011 tarihleri arasında toplam 1 yıl 10 ay 4 gün çalışması bildirilmiştir. Her ne kadar davalı taraf, yapılan işin mevsimlik iş olduğunu savunmuş ise de resmi kayıt niteliğindeki kurum kayıtlarının aksi davalı tarafça ispat edilememiştir. Hal böyle olunca, Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarının varlığı karşısında, davalı savunmasına ve tanık beyanlarına itibar edildiği belirtilerek davacının mevsimlik işçi olduğu sonucuna varılması yerinde değildir. Mahkemece, davacının mevsimlik işçi olmadığının kabulü ile, bu kabule göre yıllık izin ücretine hak kazanıp kazanmadığının değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi hatalı olup kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 15.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.