Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/9169 E. 2016/11875 K. 21.04.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/9169
KARAR NO : 2016/11875
KARAR TARİHİ : 21.04.2016

Y A R G I T A Y İ L A M I

MAHKEMESİ : İş Mahkemesi

DAVA : Davacı, fark ücret alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde taraflar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının davalıya ait işyerinde çalıştığını, davalı ile …… Sendikası arasında 01.01.2013 başlangıç tarihli iki yıl süreli toplu iş sözleşmesinin 18.08.2014 tarihinde imzalanarak yürürlüğe girdiğini, davacının …… Sendikasına toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihten önce üye olduğunu, toplu iş sözleşmesinin 3. maddesinde toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden önce taraf sendikaya üye olan işçilerle, sözleşmenin yürürlük tarihinde işyerinde çalışanların yürürlük tarihinden itibaren sözleşmenin tüm maddelerinden yararlanacağına dair hüküm bulunduğunu, paralel hükmün 6356 sayılı Kanun’un 39. maddesinde de yer aldığını, aynı Kanun’un 33/5. maddesinde toplu iş sözleşmesinin ile çerçeve sözleşmeleri Anayasa ve Kanun’un emredici hükümlerine aykırı olamayacağına dair hüküm bulunduğunu, buna rağmen toplu iş sözleşmesinin 34. maddesinde işçilerin kıdem terfi başlığı adı altında, “…Üyelik tarihini takip eden her yılbaşı 01 Ocak tarihi itibari ile işyerinde en az bir yıl çalışmış olan işçilerin 2,00 TL kıdem terfi zammı verilir, kıdem terfi işçilerin 01 Ocak tarihindeki zamlı yevmiyelerine ilave edilir, 01.01.2012 tarihinden sonra işe girmiş olan işçiler aynı işyerinde bir yılını tamamladıkları tarih itibari ile o yılın kıdem terfılerinden yararlanır. Sözleşmenin imza tarihinde üye olanlar işbu sözleşmenin yararlanma esasları dikkate alınarak, yürürlük ve imza tarihleri arasında işyerinde çalışıyor olmaları ve Ocak 2013 tarihinden itibaren taraf sendikaya üyelik aidatı ödemeleri kaydıyla maddeden yararlanmak için işverenin en geç 26.09.2014 tarihine kadar dilekçe veren işçilere bu maddeden yararlanmalarına taraf sendikaca muvafakat verilmiştir.” düzenlemelerinin bulunduğunu, toplu iş sözleşmesinin 34/3 maddesinin, toplu iş sözleşmesinin 3. maddesinin, 6356 sayılı Kanun’un 39. maddesine açıkça aykırı olduğunu, bu sebeple Kanun’un 33. maddesi gereğince yok hükmünde sayılması gerektiğini, bu düzenleme ile taraf sendikaya işçilerin üye olmadıkları dönem için aidat kesintisi yapılmasının amaçlandığını, bu uygulamanın kanunsuz olduğunu, davalı Genel Müdürlüğün ve taraf sendikanın işçilerin üye olmadığı dönem için üyelik aidatı kesintisi yapamayacaklarını, bu durumun bilinmesi sebebi ile bağış adı altında işçilere aidat külfeti getirildiğini, Genel Müdürlüğün işçiyi bağış yapmaya zorladığını, dilekçeyi imzalamayan davacı ve diğer işçilere kıdem terfi zammının uygulanmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 100.00 TL fark alacağının faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalının Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Dosya içeriği ve bilirkişi raporu doğrultusunda, alacak talebinin reddine, davacının 01.01.2015 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanacağının tesbitine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar, kanuni süresi içinde taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davalı yararına hükmedilen avkutlık ücreti miktarının doğru olup olmadığı ve kararda talep aşımı bulunup bulunmadığı hususları taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
3-Mahkemece, alacak talebinin reddi ile davacının 01.01.2015 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanacağının tesbitine karar verilmiş ise de, davacı, dava dilekçesinde, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL kıdem farkı alacağı talep etmiştir. Davacının tesbit talebi bulunmamaktadır. Bu durumda, talep aşılarak, davacının 01.01.2015 tarihinden itibaren toplu iş sözleşmesi hükümlerinden yararlanacağının tesbitine karar verilmesi hatalı olmuştur.
4-Öte yandan, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13. madesinde, “(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7. maddenin ikinci fıkrası, 9. maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10. maddenin son fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir. (2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez.” hükmü düzenlenmiştir. Davalı yararına 1.800,00 TL avukatlık ücretine hükmedilmiş ise de, davacı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 100,00 TL alacak talep etmiş, talebini ıslah ederek artırmamıştır. Bu durumda, anılan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükmünce, avukatlık ücreti talep edilen alacak miktarını geçeyeceğinden, davalı yararına 100,00 TL avukatlık ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 21.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.