Yargıtay Kararı 22. Hukuk Dairesi 2016/8997 E. 2019/14107 K. 26.06.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 22. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2016/8997
KARAR NO : 2019/14107
KARAR TARİHİ : 26.06.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalı öğretmen ile 14/05/2012 tarihinde personel ön iş sözleşmesi imzaladığını, ancak davalının asıl sözleşmeyi imzalamaya yanaşmayıp, … 37. Noterliği’nin 07/08/2012 tarihli 1750 numaralı ihtarnamesi ve iş sözleşmesini haklı nedenlerle feshettiğini bildirerek işe gelmediğini, davalının ihtarnamede belirttiği fesih sebebinin haklı fesih nedenleri arasında yer almadığını, taraflar arasında düzenlenen iş sözleşmesinde yer alan cezai şart maddesi gereğince davacı kurumu zarara uğratan davalıdan … 31. İcra Müdürlüğü’nün 2012/9808 takip sayılı dosyası ile 3 net maaş tutarı alacağın talep edildiğini ancak davalının borca itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, işbu dava ile davalının itirazının iptali ile %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabının özeti:
Davalı taraf davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece, … 31. İcra Dairesinin 2012/9808 takip sayılı dosyasında davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının süresinde itiraz ettiği ve takibin 12/09/2012 tarihinde durduğu, davacının ise itirazın iptali davasını 26/08/2014 tarihinde açtığı, davanın 1 yıllık hak düşürücü süreden sonra açılması bir yana, taraflar arasındaki cezai şart sözleşmesi incelendiğinde, işveren karşısında zayıf durumda bulunan davalı işçinin eşinin İstanbul iline ataması yapılması karşısında aile birlikteliğinin devamı düşünüldüğünde davalının iş sözleşmesinin gereklerini haklı olarak yerine getiremeyeceği, bu nedenle feshin haklı ve kabul edilebilir bir mazerete dayandığı kabul edilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Öncelikle itirazın iptali davasının süresinde olup olmadığı değerlendirilmiştir.
İtirazın iptali davasının açılabilmesi için derdest bir icra takibinin varlığı gerekli olduğu gibi, anılan davanın açılması İcra İflas Kanunu hükümlerine göre belirli bir süre ile sınırlandırılmıştır. Anılan Kanununun 67. maddesinin 1. fıkrası gereği “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.”. Bir yıllık dava açma süresi, borçlunun (davalının) itirazının alacaklıya (davacıya) tebliği ile başlar.
Eldeki dava konusu olayda, borçlunun(davalının) itirazının Tebligat Kanunu hükümleri gereği usulüne uygun olarak alacaklıya (davacıya) tebliğine dair tebligat parçasının olmadığının anlaşılması karşısında, davacı (alacaklı) yönünden bir yıllık dava açma süresinin geçtiğinden bahsedilemez. Bu nedenle davanın süresinde açıldığı kabul edilmelidir.
Davanın süresinde açıldığı tespit edildikten sonra, taraflar arasında imzalanan iş sözleşmesinde yer alan cezai şart düzenlemesinin geçerliliği ihtilaf konusudur.
Cezai şart, mevzuatımızda Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup, İş Kanunlarında konuyadair bir hükme yer verilmemiştir. İş hukuku açısından Türk Borçlar Kanununun söz konusu hükümleri uygulanmakla birlikte, Dairemizce bazı yönlerden İş hukukuna özgü çözümler üretilmiştir. İş hukukunda “İşçi Yararına Yorum İlkesi”nin bir sonucu olarak sadece işçi aleyhine yükümlülük öngören cezai şart hükümleri geçersiz sayılmış ve bu yönde yerleşmiş içtihatlar öğretide de benimsenmiştir. Hizmet sözleşmeleri açısından cezai şartla ilgili olarak 818 sayılı Yasada açık bir hüküm bulunmaz iken, Dairemizin uygulamasına paralel olarak; 1 Temmuz 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420. maddesi “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir.” hükmünü getirmiştir. Bu itibarla hizmet sözleşmelerine işçi aleyhine konulan cezai şartlar geçersiz, işçi lehine konulan cezai şartlar ise geçerli kabul edilmelidir.
Cezai şartın işçi ve işveren hakkında ve iki taraflı olarak düzenlenmesi gereği, işçi aleyhine kararlaştırılan cezai şartın işveren aleyhine kararlaştırılandan daha fazla olmaması sonucunu da ortaya koymaktadır. Başka bir anlatımla işçi aleyhine olarak belirlenen cezai şartın, koşulları ve ceza miktarı bakımından işverenin sorumluluğunu aşması düşünülemez. İki taraflı cezai şartta işçi aleyhine bir eşitsizlik durumunda, cezai şart hükmü tümden geçersiz olmamakla birlikte, işçinin yükümlülüğü işverenin sorumlu olduğu miktarı ve halleri aşamaz.
Gerek belirli gerekse belirsiz iş sözleşmelerinde, cezai şart içeren hükümler, karşılıklılık prensibinin bulunması halinde kural olarak geçerlidir. Ancak, sözleşmenin süresinden önce feshi koşuluna bağlı cezai şartın geçerli olabilmesi için, taraflar arasındaki iş sözleşmesinin belirli süreli olması zorunludur.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan sözleşme belirli süreli iş sözleşmesi olup, bu tür sözleşmelerde cezai şart düzenlemesine yer verilmesi mümkündür.
Taraflar arasında düzenlenen 14.05.2012 tarihli iş sözleşmesi ile 01.09.2012-31.08.2013 tarihleri arasında geçerli iş sözleşmesi imzalanmış olup, bu iş sözleşmesinin özel şartlar başlığını taşıyan 6.maddesi gereğince, “Öğretim elemanı, işbu sözleşmenin 3/a maddesinde öngörülmüş bulunan “Sözleşmenin Başlangıç Tarihi” nde kurum tarafından kabul edilebilir bir mazeret olmaksızın işe başlamadığı takdirde kuruma 2/e maddede öngörülen üç net maaş tutarını cezai şart olarak ödeyecektir.”. Kurumda haklı bir neden olmadan öğretim elemanını işe başlatmadığı takdirde üç net maaş tutarını cezai şart olarak ödeyecektir.” düzenlemesi mevcuttur.
Davalı işçi, dosya içeriğine göre iş sözleşmesini şahsi nedenlerle, eşinin …’daki işini İstanbul’a taşıması nedeni ile …’da çalışma imkanı kalmadığından dolayı sözleşmeyi feshettiğini belirttiğinden, davalı iş akdini haklı nedenle feshettiğini yöntemince ispatlayamamıştır.
Belirli süreli iş sözleşmesi ile çalışan davalının iş akdini haklı bir neden olmadan feshettiği ve taraflar arasında imzalanan sözleşme maddesine göre cezai şart ile ilgili maddede karşılıklılık prensibine uyulduğu dikkate alındığında cezai şart düzenlemesinin geçerli olduğu kabul edilmeli, dosya kapsamı ve Türk Borçlar Kanunu’nun 182/son maddesinin indirime yönelik hükümleri nazara alınarak sonuca gidilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi hatalıdır.
3- Vekili bulunmayan davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsizdir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 26.06.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.